Sentence examples of "düzgün" in Turkish

<>
Hadi, bunu düzgün yapacağız, yarım ay stili. Давай, мы сделаем это правильно, стиль полумесяца.
Eğer gelirsen, sana düzgün bir şapka yaparım. Если придешь, я тебе сделаю приличную шляпу.
Hepsini düzgün bir biçimde anlattık. Ama soruna cevap verecek olursam, hayır... Нас представили должным образом, но ответ на твой вопрос - нет.
İçinizden biri düzgün giyimin benim için neden bu kadar önemli olduğunu biliyor mu? Кто-нибудь здесь знает, почему мне важно, чтобы вы одевались должным образом?
Bu da demek oluyor ki yeni bir arabaları var ancak düzgün çalışmayacak. Имеется в виду, что она новая и не работает как надо.
Hayır, eğer bir şey yapacaksan, bunu düzgün yap. Нет, если собрался что-то делать, делай как следует.
Yıllardır düzgün bir araba kovalamaca sahnesi çekmenin hayalini kurduk. Мы давно уже мечтали снять настоящую погоню на автомобилях.
Annem ve babam sürekli eğitimini kullanmayarak, düzgün bir iş sahibi olmayarak onları nasıl hayal kırıklığına uğrattığını söylüyorlar. Родители всегда говорили, что разочарованы в тебе, своим дипломом ты не пользуешься, нормальной работы нету.
Düzgün herhangi bir yiyecek bulmak çok zor. Очень трудно найти хоть какую-то нормальную еду.
Sen de git düzgün bir şeyler giy. А ты надень нормальные и настоящие вещи.
Bu hafta iki kere pizza yedik, bu akşam sana doğru düzgün, sebzeli bir yemek hazırladım. На этой неделе ты два раза ел пиццу, так что сегодня - нормальный обед из овощей.
Onu doğru düzgün tanımıyorsunuz bile Bay Easton. Вы её плохо знаете, Мистер Истон!
Her düzgün savaşçı, iki elini de kullanmayı bilir. Любой порядочный боец знает, как использовать обе руки.
Temiz, iyi katlanmış, modaya uygun değil; ama düzgün. Чистые, аккуратно сложенные, не модные, но вполне приличные.
Düzgün bir kıyafetim yoktu ve bir ceketi ödünç alama izin verdiler. Я не был как следует одет, и мне одолжили пиджак.
Sen düzgün bir sevgilisin Jon Snow. Ты хороший любовник, Джон Сноу.
Bana destek olup işini düzgün yapan ilk kişi, o ve onu işten çıkarmamı mı istiyorsun? Он всегда заступается за меня и хорошо выполняет свою работу, и я должен его уволить?
Hayatımı, elimden geldiğince düzgün bir şekilde yaşamaya çalıştım. И я старался прожить жизнь как можно более честно.
Seçtikleri yol bu. İğneyi basmak ve düzgün insanları soymak. Они выбирают сидеть на игле и грабить честной народ.
2011 yılında yaklaşık 2,5 milyar insanın düzgün bir tuvalete erişimi yoktur ve bir milyar insan etraflarındaki açık alana dışkılamaktadır. В 2011 году около 2,5 миллиарда человек не имели доступа к нормально обустроенным туалетам, и около одного миллиарда практикуют открытую дефекацию в окружающую среду.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.