Sentence examples of "küçük düşürücü" in Turkish

<>
Ama bunu anlamanın en kesin yolu en küçük düşürücü durumlarda bile vakarını korumasıydı. Очень убеждало достоинство с каким она держалась, даже в самых недостойных ситуациях.
Sanırım bu çok küçük düşürücü. Наверное, стыдно было признаться.
Küçük düşürücü ve onun ruhunu öldürüyor. Это унижает и убивает его дух.
Bu gemide küçük düşürücü dönüşüm geçirdim, ve şimdi sonunda özgürüm. Я провел унизительных циклов на этом корабле и теперь наконец-то свободен.
Bu, hukuk kariyerinde küçük düşürücü bir durum olabilir, Tucky. Это может стать очень унизительным фактом твоей карьеры юриста, Таки.
Ben de parekende çalışmanın küçük düşürücü olduğunu düşünürdüm. А я думала, что работать торговцем унизительно.
Karışıklığı açıklamak için Miranda küçük düşürücü bir mektup yazmak zorundaydı. И чтобы убрать конфуз Миранде пришлось писать весьма унизительное письмо.
Umarım, müşterilerimiz hakkında küçük düşürücü bir şekilde konuşmuyoruzdur. Я надеюсь мы не обсуждаем здесь недостатки наших клиентов?
Bu resmen küçük düşürücü... Это же так унизительно...
Başlarda seksi geliyordu, ama küçük düşürücü bir hal almaya başladı. Сначала было очень даже ничего, но теперь все больше унизительно.
Bunu küçük düşürücü bulmuyor musunuz, kadın düşmanlığı... Но вам это не кажется унизительным и немного...
Zavallı babam için ne küçük düşürücü bir durum. Она так презирала моего бедного, дорогого отца.
Size kendi en küçük düşürücü hikâyemi anlatacağım. Я расскажу вам свою самую унизительную историю.
Kral Philip'e en küçük düşürücü yolla yalvarmak zorunda kalacağım. Мне придется самым унизительным образом распинаться перед королем Филиппом.
Küçük düşürücü ve keyifsiz. Это унизительно и неприятно.
Tsuruga, Japon Deniz Kıyısı tarafında Kyoto'nun bir saat kuzeyinde küçük bir şehir. Цуруга - маленький городок на берегу Японского моря, примерно в часе езды на машине к северу от Киото.
Küçük ailelere ait dükkânlar ve lokantalar ucuz ve elverişli ürünler sunar ve brandalar esnafı yağmur, kar ve güneşten korurdu. Маленькие семейные магазинчики и закусочные предлагали дешевое и удобное питание, а тент над головой защищал покупателей от дождя, снега и жаркого солнца.
Brokoli ve maydanoz kimi zaman orman gibi görünebilir ya da suyun üstünde yüzen ağaç yaprakları küçük teknelere benzeyebilir. Брокколи и петрушка похожи на деревья в лесу, а листья, плывущие по воде, напоминают маленькие лодочки.
Afrika ve Arap Yarımadası'na sınırdaş küçük bir ülke olan Cibuti, Batı'nın cihatçılık ile mücadelesinde önemli bir rol oynuyor. Джибути представляет собой маленькую страну на границе Африки и Аравийского полуострова, играющую важную роль в борьбе Запада против джихадизма.
Ülke zaten kuraklık, yüksek işsizlik oranı ve yaygın yoksullukla baş eden küçük bir ülke. Эта маленькая страна уже сталкивалась с голодом, высоким уровнем безработицы и засухой.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.