Beispiele für die Verwendung von "çanta" im Türkischen

<>
Sadece bir bavul ve bir çanta gördüm. Я заметил всего одну сумку и чемоданчик.
O sıradan bir çanta değil ve benim de değil. Не просто какую-то сумочку, и она не моя.
Ama park yerine geldiğinde çanta yerine gizlenmiş, silahlı ve tehlikeli bir şekilde üçünüzü bulacak. Но когда он приезжает, вместо сумки он видит вас троих. В масках. С оружием.
Elinde bir çanta silahla dolaşan çılgın herifin tekinden daha büyük bir mesele. Это что-то более серьезное, чем какой-то чокнутый с полной сумкой оружия.
Nakit 00 doları sığdıracak kadar küçük bir çanta bulamadım. Я не смог найти крошечный дипломат для долларов наличными.
Evde bunun gibi tane daha çanta var. Hepsi dolarla dolu. Дома у меня ещё пять таких кейсов, набитых баксами.
İki çanta harç, dört kova ve karıştırmak için bir küvet. мешка раствора, четыре ведра и емкость, чтобы смешать их.
Gustaf, bir çanta getirip içine ağırlık koy. Густав, принеси мешок и положи туда камни.
Bir çanta dolusu diş yerine DNA örneğiyle havaalanından geçmek daha kolay olur. Намного проще пронести мазок ДНК в аэропорту, чем целый пакет зубов.
Jerry, kendine yeni bir çanta almayı hiç düşündün mü? Джерри, вы никогда не думали о приобретении нового портфеля?
Annem bana büyük bir çanta aldığı için şanslıyım. Хорошо, что мама купила мне большой рюкзак.
Ama, hak verirsiniz ki bu çok pahalı bir çanta, insan dikkatli olmalı. Но, видите ли, это очень дорогая сумочка, и нужно быть осторожным.
İçinde Bölüm'ün aradığı ilaç olan bir çanta olduğunu biliyoruz. Мы знаем, что есть чемодан с наркотиками Дивизии.
Ben çanta, tatlım almak zorunda gidiyorum. Мне придется забрать вашу сумку, милая...
Böyle bir zamanda bir çanta için servet harcayan her kadına... Женщина, которая в такие времена тратит состояние на сумочку...
Çanta, ayakkabı ve mücevherler için asistanımı yolladım. Мой ассистент подвезет сумки, туфли и украшения.
Lobos ve bir çanta dolusu parayla bir otel odasında oturuyorum. Я такой сижу в гостинице с Лобосом и сумкой денег.
Birkaç saat önce eve geldi. Bir çanta hazırladı ve hemen çıktı. Он пришел пару часов назад, собрал сумку и куда-то поспешил.
Dedektif Beckett Ana'nın ölümünü araştırıyor ama çanta hala kayıp. Детектив Бекет расследует смерть Ана, но сумочку пропала.
Bir uçağa binmiştim ve uçakta Hasidik Yahudi bir adam vardı, koltuğunun altına kocaman bir çanta koymaya çalışıyordu. Недавно был на самолёте, и там был такой еврей-хасид, который пытался впихнуть огромную сумку под сиденье.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.