Sentence examples of "asıl" in Turkish

<>
Evet, asıl soru ise, bütün bunların bağlantısı ne? Да, вопрос в том, как всё это связано?
Açıkçası kırık boyun benim asıl dikkatimi çeken kısımdı. Честно сказать, сломанная шея меня больше привлекла.
Asıl önemli olan zararsız bir zevkle gerçek bir düşüncesizliğin arasındaki farkı bilmekte. Главное, что мы знаем разницу между безобидной слабостью и по-настоящему неописуем...
Ama bizim açımızdan asıl cevher hemen yukarıdaki sıcak su kaynakları. Но самый наш главный козырь - это горячий источник там.
Mao Dun ya da Mao Tun, asıl adı Shen Dehong (4 Temmuz 1896; Ма ? о Дунь (; настоящее имя - Шэнь Яньбин,) (4 июля 1896, уезд Тунсянь г.
Böylece Higss parçacığı doğanın asıl kısmı ise, İlk evrenden çok önce ortadan yok olurdu. Так что если бозон действительно существует, то он исчез уже в начале создания Вселенной.
Bence, bu tipide bizi dondurma yemeye götürmek asıl kaçıkların kim olduğunu merak ettiriyor. Это приглашение в мороженицу в снежную бурю заставляет задуматься, кто же настоящие придурки.
O feministlerle aynı zamanda doğsan asıl gangster sen olurdun. Родись ты после феминисток, стала бы настоящим гангстером.
John Luther gibi birinin asıl kimliğini gösteren ve bilmenin gerekmediği bir kanıt. Ненужное тебе доказательство того, какой на самом деле человек Джон Лютер.
Ben sana asıl bir akıl vereyim. Radyoyu yastığının altına koy. Kumar Sanu'nun aşk şarkılarını dinle. Я вот предлагаю тебе положить радио под подушку, и слушать любовные песенки Кумара Сану.
Bu asıl olarak koyunlarla uğraşan bir çiftçi için yeterli bir ceza. Достаточное наказание для фермера, что имеет дело преимущественно с овцами.
Biliyor musun Pinkett, düzenlediğim disiplin suçlarının asıl maddesine bir ilave bu sadece. Это будет очередным дополнением к основному делу дисциплинарных нарушений, которое я собираю.
Alma'nın utancı yüzünden oluşan öfken, sonunda asıl hedefini buldu. Твой гнев на стыд Альмы наконец обрёл свою истинную цель.
Bir büyücünün asıl amacı nesnelerin gerçek şekillerini değiştirmek, güç çalmak, doğayı bozmaktır. Настоящая цель чародея - менять естественную форму предметов, узурпировать власть, искажать природу.
Austin'de bir yaz bir çiftlikte çalıştım, orada asıl biftek nasıl pişirilir öğrendim. Я научился готовить настоящий стейк в Остине, когда работал на Ранчо летом.
İçeri varisle ilgili bir şey at, asıl hedefin kim olduğunu bilsin! Брось что-то М: от наследницы, чтобы он узнал настоящую цель!
Bence asıl sorun, oyuncu seçmek değil, yönetmeni bulmak. Основная проблема - это не кастинг, главное - режиссёр.
Sanırım asıl sen seni bir kürk kutusunun altında bulduğumu unuttun galiba. Кажется, это ты забыл. Я нашёл тебя на самом дне.
Yani asıl soru Tessee, beslenme çantasını ne kadar çok istiyor? Вопрос лишь в том, как сильно Тесси хочет свою коробку.
Evet ama aklıma asıl takılan şey zamanlama. Да, но меня больше время беспокоит.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.