Beispiele für die Verwendung von "dediğine göre" im Türkischen

<>
Bazıların dediğine göre, karışıklığın tetiklenmesi, milliyetçilerin azınlık ırk üzerindeki olumsuz şüphesinden dolayı gerçekleşmiş. Другие говорят, что беспорядки спровоцировали представители националистических партий чтобы бросить подозрение на национальные меньшинства.
Kaptanın dediğine göre Evridiki muhtemelen şu burnun ötesinde pusuya yatmış bekliyor. Капитан считает, "Эвридика" поджидает нас за этим мысом.
Ama şunu dinleyin, cezaevi müdürünün dediğine göre şu ana kadar örnek bir mahkummuş. Но обратите внимание: по словам надзирателя он был образцовым заключенным до сегодняшнего времени.
Bize dediğine göre şirket sahibi varlıklı biriymiş. Сказал, что он богатый владелец компании.
Ama Wolfram ve Hart'ın dediğine göre, mistik bir iş için buraya geldiğini düşündüm. Öyle. Но говоря о Вольфрам и Харт, я полагаю, вы говорите насчет магической работы.
Benden seni eve geri götürmemi istedi. Ama doktorun dediğine göre senin için yolculuğun lâfı bile edilemez. Она хочет, чтобы я привез Вас домой, но врач говорит, сейчас поездка невозможна.
Sağlık görevlisinin dediğine göre, göbeğinde bir delik yarası varmış. Коронер сказал, что у него колотая рана в животе.
Grup arkadaşlarının dediğine göre öyle. Согласно его коллегам по группе.
Dediğine göre diye birşey yok. Никаких "она сказала".
Komşuların dediğine göre iki kişilermiş iki erkek kardeş ve arabaları için de bir model söylüyorlar. Но соседи думают, что их было двое, братья, и они описали автомобиль.
ve komşularının dediğine göre bir şey oldu. и по словам соседей, кое-что произошло.
Öğrenci İşleri'nin dediğine göre Cindy bu sabah odasında değilmiş. Согласно учителям, Синди не появлялась сегодня на уроках.
Polis sözcüsünün dediğine göre protestocuların agresif tavırları nedeniyle sert bir karşılık verildi. Представитель полиции сказал, что агрессивное поведение протестующих требует принятия решительных мер.
Karina'nın dediğine göre, havuz saçlarına zarar vermiş. А у Карины из-за бассейна проблема с волосами.
Sonja'nın dediğine göre "Yapma!" По словам Сони, Ханна кричала:
Tabii, saat: 00'de dediğine göre o ikisi, şimdiye kadar buradan Km uzakta da olabilirler. Конечно, учитывая, что это было в час эти двое могут быть уже за километров отсюда.
Washington sözcülerinin dediğine göre, bunun gerçekleşmesini bir telefon görüşmesi sağlamış. Telefon eden kişi... Источники в Вашингтоне говорят, что это произошло благодаря телефонному звонку, звонку из...
Dediğine göre, dünyanın sonu geldiğinde bir yerlerde cennet ortaya çıkacakmış. Что когда придет конец света, рай появится в этом мире...
Burger dükkanındakilerin dediğine göre araba otomatik pilotta gibiymiş, sürücüsü yokmuş. Значит свидетель из закусочной сказал, что машина была как-будто неуправляема...
Hayatım, eğer sana o parayı şimdi verirsem onun dediğine göre sana da bana da kötü şans getirecek. Дорогая, если я дам деньги сейчас, она говорит, они навредят и тебе, и мне.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.