Beispiele für die Verwendung von "fırsatı" im Türkischen

<>
Bana onun ölümüne tanık olma fırsatı verecek. Он даст мне возможность увидеть её смерть.
Güzel. Sonunda o çocuğun da oynama fırsatı bulmasına sevindim. Ну я рад что парню наконец-то выпал шанс поиграть.
Sebebi ve fırsatı olan tek bir şüpheli var. Есть только один подозреваемый с мотивом и возможностью.
Ama hayat bize bu fırsatı da verdi... Но жизнь дала нам и эту возможность?
Evet ama tövbe etmek için bol vakti ve fırsatı da olacak. Да, но у него будет достаточно времени и возможностей покаяться.
Ben sadece küçük Marigold için her türlü fırsatı istiyorum. Я хочу, чтобы у Мэриголд появились новые возможности.
İş aradığı süre içerisinde burada çalışır. Yeteneği işe yarayabilir ve güç ile tanışma fırsatı olur. Она будет работать здесь, и в случае смены работы у нее будет хорошее резюме.
Bir kaç yıl önce burda çalışma fırsatı buldum ve köklerime geri dönmeye karar verdim. Несколько лет назад, когда подвернулась возможность, я подумал, вернусь к корням.
Yaptığım şey, sana doğru tarafı seçme fırsatı vermek. Я лишь даю тебе шанс встать на верную сторону.
füze dolu bir minibüsü füze dolusu bir minibüse çevirme fırsatı ve niyeti olan tek adamsın. Вы - единственный человек, обладающий средствами и возможностью превратить ракетных пусковых установок в фургоне в.
Bana bu fırsatı verdiğiniz için tekrar teşekkür etmek isterim, Bay Hitchcock. Я хотел еще раз поблагодарить вас за эту возможность, мистер Хичкок.
Bu anlaşma sırasında şarkıcı-şarkı yazarı The-Dream adlı Grammy ödülü ile çalışma fırsatı buldu. Благодаря этому она получила возможность работать с автором-исполнителем The-Dream.
Yepyeni bir sayfa açabilme fırsatı sunuyorum sana Regina. İçindeki kötülüğü bu hücrede bırakma şansı. Это шанс начать все сначала, Реджина, оставить все зло в этой темнице.
Dorian Creech pislik olduğu için üç kere altın madalya aldığından seni alaşağı etme fırsatı hoşuna gitti. И потому что Дориан Крич трехкратный золотой медалист среди сволочей, он наслаждался возможностью тебя подсидеть.
Yıllarca biriyle şu birbirini tamamlayan kostümlerden giymek istiyordum, ve sonunda sen bana bu fırsatı verdin. Я хотела надеть с кем-нибудь парные костюмы годами, и ты наконец-то предоставил мне эту возможность.
Talipleri bol. Onunla güreşme ve yenme fırsatı bulmak için atlar teklif ediyorlar. Женихов предостаточно, много предложений лошадей лишь за возможность побороться с ней.
Oynadığın bahsi değiştirme fırsatı veriyorum sana. Я даю тебе шанс изменить ставку.
Evet. Sana hiç hayal edemeyeceğin kadar kar etme fırsatı veriyorum. Это возможность получить прибыли больше, чем ты когда-нибудь мечтал.
Bana doğruyu söyleme fırsatı mı istiyorsun? Хочешь получить шанс сказать мне правду?
Bu bir masadan, bir ajans kurma fırsatı. Это возможность превратить один стол в целое агентство.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.