Beispiele für die Verwendung von "ilgi çekmek" im Türkischen

<>
Hoş görünüyor aynı zamanda ilgi çekmek konusunda umutsuz. Она мило выглядит и отчаянно нуждается во внимании.
Ben bazı şeyleri ilgi çekmek için yaparım. Я делаю это, чтобы привлечь внимание.
Ama ilgi çekmek için hasta numarası yapanlarla sıkça karıştırılan bir şeydir. Его часто принимают за симуляцию, пациент придумывает симптомы ради внимания.
BM İnsan Hakları Konseyi'nin önerisi üzerine, "albinizmli bireyleri özel gereksinimli özel ilgi bekleyen özel bir grup olarak düşünmeyi sağlayan sivil toplum örgütlerine yönelik olarak", Genel Kurul Haziran'ı Uluslarası Albinizm Farkındalık Günü ilan etti. По рекомендации Совета по правам человека ООН Генеральная Ассамблея объявила июня Международным днем распространения информации об альбинизме, "в ответ на призывы организаций гражданского общества, выступающих за то, чтобы лица с альбинизмом рассматривались в качестве отдельной группы с особыми потребностями, требующей особого внимания".
Blogcu Maa konuya dikkate çekmek ve bu çocuklara güvenli bir yuva talep etmek amacıyla meşhur Bangla şarkısının sözlerden örnek veriyor: Блоггер Maa привел текст из известной песни Bangla, чтобы привлечь внимание к этому вопросу и запросить безопасное жильё для этих детей:
Toktogon yaşındayken onlar için ilgi ve dikkatle anne rolünü benimseyerek sıcak ve yakın bir bağ kurdu. В свои лет, окружив детей заботой и вниманием, сумев им передать ощущение близости и теплоты, Токтогон - апа заменила им родную мать.
Onlar sadece dikkati çekmek için şiddet kullanan bir grup serseri. Они просто кучка хулиганов, использующих насилие для привлечения внимания.
Hayır, ilgi hoşuma gidiyor. Нет, мне нравится внимание.
Peki başkalarının fotoğrafını çekmek zevkli mi? Неужели действительно так забавно снимать других?
Erkekler Judith'e karşı fazla ilgi gösteriyordu. Джудит получала много внимания от мужчин.
Sadece senin dikkatini çekmek istemiştim. Я хотел привлечь твоё внимание.
Belki bu ilgi ölümüne sebep oldu. Возможно этот интерес и погубил его.
Dikkati üzerime çekmek istiyordum o yüzden evimi ateşe verdim ve sahte ölümümü düzenledim. Хотел привлечь к себе внимание, поэтому поджег дом и инсценировал свою смерть.
Bay Thompson ilgi gösterme konusunda oldukça cömert. Мистер Томпсон оказывает очень щедрые знаки внимания.
Sizin dikkatinizi çekmek için uğraşıyorum, Erika. Эрика, я старался привлечь ваше внимание.
Mutlu artık bana ilgi göstermiyor, Nick. Счастье меня больше не интересует, Ник.
Parayı çekmek mi istiyorsunuz? Вы хотите снять деньги?
Kızın gazeteciliğe ilgi duyduğunu ifade etti. Твоя дочь проявила интерес к журналистике.
Üzerimize dikkat çekmek istemeyiz, tamam mı? Мы не хотим привлекать к себе внимания.
Ürünün başarısı insanların sığ, yüzeysel, kendine takıntılı, aç gözlü ve ilgi meraklısı olmalarına dayanıyor. Успех этого товара зависит от людей ограниченных, поверхностных, самовлюбленных, жадных и нуждающихся во внимании.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.