Beispiele für die Verwendung von "olduğuna inandığım" im Türkischen

<>
Siz, Ajan Benford, Mart günü Ajan Noh'u şu anda da üzerinizde olduğuna inandığım tabancayla öldüreceksiniz. Вы, агент Бенфорд, убьете агента Ноу марта. Тем самым пистолетом, который вы сейчас держите.
Robot olduğuna inanamıyorum. - Gerçek gibi. Поверить не могу, что она робот.
Bugün Matheson'un söylediği ve doğru olduğuna kesinlikle inandığım bir şey var. Матсон сказал сегодня кое-что, и в этом я ему верю.
Onun bir işitme cihazı olduğuna emin misin? Ты уверен, что это слуховой аппарат?
Benim inandığım şey Hope için doğru kararı verebilecek olman. Я верю, что ты поступишь правильно ради Хоуп.
Ayrıca, Pasifik Okyanusu'nun altında konuşlanmış doktorlar olduğuna ve özel konuşmalarını radio yayınlarıyla dinleldiklerine inanıyor. Она также думает, что есть доктора под Тихим океаном, Слушающие радиопередачи её разговоров.
Ama bunu yapabileceğine inandığım ilk kişi sensin. Но ты первый, кому я верю.
Bunun Belediye Başkanı'nın oğlu olduğuna inanabiliyor musun? Можешь поверить, что он сын мэра?
Uzak ve dağlık bir bölgede olduğuna ve telefonuma bu yüzden cevap veremediğine ikna ettim kendimi artık. Я даже убедила себя, что он в каком-то отдаленном горном регионе, где нет связи.
Neden aklı başında her insanın imkansız olduğunu bildiği bir şeyin doğru olduğuna inandınız? Почему вы хотели верить в то, что любой здравомыслящий человек сочтёт невозможным.
Bizden bir adım önde olduğuna dair açık bir mesaj gönderdi. И он отправил нам послание, что он идёт дальше.
Onun sorumlu olduğuna karar verdik. Мы решили, что он.
Buraya, Bayan Whitworth olmayı talep eden birçok kişi olduğuna dair sizi bilgilendirmeye geldim. Я пришел сообщить, что есть еще несколько кандидатур, жаждущих стать миссис Уитворт.
Bir zamanlar bundan iki katı çirkin olduğuna inanmak zor. Трудно поверить, что она когда-то была вдвое противней.
Onun, Tanrı'nın elçisi olduğuna sahiden inandın mı? Ты правда верила, что он - Мессия?
Devrimden sonra, bir dedikodu dolaşıyordu kasabanın yakınında altın dolu bir mağara olduğuna dair. После революции появился слух, что есть пещера, полная золота возле нашей деревни.
Bunun gerçekten bir demokrasi olduğuna inanmadınız, değil mi? Вы ведь всерьез не думали, что это демократия?
Yüzbaşı Lake'in kıyafetlerinin burada olduğuna emin misin? Ты уверен, что это её одежда?
Ben de kopyalarını çıkardım. Bu beş ince noktanın olduğuna inanılan yerleri gösteriyor. Вот точки, где как они считали, могут быть такие места.
Sunbae, gerçek aşkın var olduğuna sen de inanıyorsun. Ты веришь, что это существует на самом деле.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.