Beispiele für die Verwendung von "yaşamaya" im Türkischen

<>
Kısa bir hayat yaşamaya niyetim yok ve seyahatle ilgilenmiyorum. Я собираюсь жить долго и меня не интересуют путешествия.
2011'de Kallay, Macaristan'a gitme kararı almış, uzun zamandır görmediği büyükannesiyle yaşamaya başlamıştır. В 2011 году Андраш решил посетить Венгрию, чтобы провести время со своей болеющей бабушкой.
Senin annen gösteri devam ettiği sürece yaşamaya devam edecek. Твоя мать жила, потому что шоу всегда продолжалось.
Bir süre sonra, Leydi Hazretleri ile Barry ayrı yaşamaya başladılar. Её милость и Барри жили, через какое-то время, врозь.
1897'da Amerika'ya geri dönmüş ve Montclair, New Jersey'de yaşamaya başlamıştır. Он вернулся в Америку в 1897 году, и жил в Монклере в штате Нью-Джерси, имея также студию в Нью-Йорке.
Hayatın yaşamaya değmez olduğunu düşündüğüm zamanlar oluyor bazen. Иногда я думаю что нет смысла жить дальше.
Dinleyin, arkadaşlar, bugün için yaşamaya devam mı edeceğiz yoksa yarın neler yapabileceğimize mi bakacağız karar vermelisiniz. Слушайте, пришло время решать, или мы продолжаем жить одним днём, или строим планы на будущее.
Sence, küçük bir ihtimal de olsa Davis, Bayan Hudson'la birlikte yaşamaya başlamış mıdır? Итак, как думаете, каковы шансы того, что Дэвис остался с мисс Хадсон?
Saygısız ve küçümseyici davranıyorsunuz ve mümkün olan en rahat şekilde yaşamaya devam etmeniz için yardımcı olmaya çalışıyorum. Вы грубите и унижаете, но я все ещё пытаюсь помочь вам переехать в самое удобное место.
Hayatımı, elimden geldiğince düzgün bir şekilde yaşamaya çalıştım. И я старался прожить жизнь как можно более честно.
Aman tanrım, beraber yaşamaya başladıklarında müthiş derecede ilginç olacak. Боже мой, будет дико странно, когда они съедутся.
Bonham Carter ve Burton, Londra'da bulunan Belsize Park'ta bitişik evlerde yaşamaya başladı. Они живут в двух соседних домах в районе Belsize Park, Лондон.
Lânet İngiliz kraliçesi gibi yaşamaya başlamak üzereyim ve siz iki sürtüğü bir daha görmeyeceğim. Я скоро буду жить как хренова Королева Англии и никогда больше вас не увижу.
Kopyan, çoklu evreni kurtarmak için öldü sen de mutlu mesut yaşamaya devam ettin. Твой дубликат спас мультивселенную и погиб, а ты продолжил жить своей счастливой жизнью.
Sonra başka bir adamla yaşamaya başladı. Üvey babam. Потом жила с другим мужчиной, моим отчимом.
1932 yılında Cidde'de evlendiler ve Mekke'de yaşamaya başladılar. Они поженились в Джидде в 1932 году и жили в Мекке.
Paris'te rue du Faubourg-Saint-Denis'teki evlerinde dünyaya gelen Caillebotte 1866 yılına kadar aynı yerde yaşamaya devam etti. Кайботт родился в доме на парижской улице "Фобур-Сен-Дени" и жил там до 1866 года, пока его отец не построил дом на улице "Миромениль" в Париже.
Dünyanın öleceği zaman gelene kadar yaşamaya ve hiç ölmemeye lanetlenen adam. Осужден жить и не умирать, пока не настанет конец мира.
0 insanın mülteci gibi yaşadığını, yaşam mücadelesi verdiğini ve günde sentten daha az parayla yaşamaya çalıştığını duyduğumuzda, harekete geçmemiz gerekti. Когда мы узнали, что больше человек живут как беженцы в своей собственной стране, вынужденные бороться за элементарное существование и жить меньше, чем на центов в день, мы поняли, что должны действовать.
Tüm hizmetçilerini kovdu ve o büyük eski evde tek başına yaşamaya başladı. Она уволила всех служащих и жила в этом огромном старом доме одна.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.