Beispiele für die Verwendung von "yol açtığı" im Türkischen

<>
Yoksa bu ofiste kalmanın yol açtığı yan etkilerden biri mi, Totty? Либо это всего лишь побочный эффект пребывания на службе Тотти? Верно?
Gördüğüm tek şey, iletişim kurmayı kesen iki insanın yol açtığı küçük bir acı. Все что я вижу, это немного боли из-за прекращения общения между двумя людьми.
Bir koalisyon kamyonunun yol açtığı ölümcül kaza sonrası uzun süren hüsran bugün şiddet ve çaresizlik şeklinde patlama yaptı. После дорожного инцидента с участием грузовика коалиции, долго накапливавшееся раздражение сегодня вылилось во всплеск насилия и отчаяния.
Bu fenomenler, halusinasyona yol açtığı bilinen bileşimlerle açıklanabilir. Эти галлюцинаторные явления объяснимы присутствием соединений, вызывающих галлюцинации.
'da büyük bir güneş püskürtüsünün yol açtığı bir jeomanyetik fırtına güneyde Roma'ya kadar auroralar oluşturdu. В году сильная солнечная вспышка вызвала магнитную бурю, которая создала свечения к югу от Рима.
Olabilir ama bir şeylerin pıhtıya yol açtığı aşikar. Возможно. Но у вас что-то образует эти тромбы.
Askerlerimizde yol açtığı etkilerin artmasına müsaade edemeyiz. Мы не можем переоценить потери наших солдат.
Ne var ki, 1822 protokolünün aynı sunucu üzerinde çalışan farklı uygulamalar arasındaki bağlantılarda karışıklığa yol açtığı gözlenmiştir. Bu sorun Ağ Denetim Programı yoluyla çözülmüştür. Тем не менее протокол 1822 оказался неадекватным для обработки нескольких соединений между различными приложениями, находящимися на главном компьютере.
Hepatit A, hepatit A virüsünün (HAV) karaciğerde yol açtığı akut bir bulaşıcı hastalıktır. Гепатит A (также называемый "Болезнью Боткина") - острое инфекционное заболевание печени, вызываемое вирусом гепатита A ().
Program karşıtı öğrenciler değişikliklerin sadece eğitim masraflarını gizlemek için yapılan bir yol olduğunu iddia etti. Выступающие против программы ученики утверждали, что предложенные изменения были всего лишь замаскированным способом сократить расходы на образование.
Belki tam da bu akşam kırık bir cam parçasının açtığı bir yara. Например, рана на ноге, которую вы получили, разбив стекло.
Delhi'deki bu yol kavurucu sıcaktan eridi. Эта дорога в Дели растаяла под палящим солнцем
Batıya nasıl tek başına yelken açtığı hakkında çoktan böbürlenmeye başlamıştır. Он уже похваляется тем, как покорил запад в одиночку.
Okullar tekrar açıldığında, çocukları evde tutmak için bir yol bulmuş olup ailelere - ki her zaman aileler olmuştur - şimdi de huzur içinde sokaklara dönmesi, polislerle selfi çekinerek suçlamayı sorması için baskı yapacaktır. Когда он начнётся, Алкмин найдёт способ удержать детей дома, переложив свою работу на напуганные семьи, которые непременно накажут непослушных детей... и смогут дальше спокойно ходить по улицам, делать селфи с полицией и просить импичмента.
Tek bildiğim, Carter'in açtığı her kapı beynine kurşun yemesine sebep olabilir. Но я точно знаю, что Картер может словить пулю где угодно.
Son dört yılda Brezilya'da bulunan mültecilerin sayısı %00 oranında arttı ve bu durum Brezilyalı nüfus arasında hem merak hem de ayrımcılığa yol açtı. За последние четыре года количество беженцев в Бразилии выросло на%. Этот факт вызвал у населения Бразилии как удивление, так и дискриминационные настроения.
Onun açtığı yaralar iyileşmez. Его рану не исцелить.
Filistin halkından büyük bir sıcaklık ve destek görüldü ve yol boyunca Iman, Shareef ve DiaaMahmoud gibi projeye paha biçilemez derecede katkıda bulunan arkadaşlar edindim. Люди Палестины оказали много тепла и поддержки этому арт - проекту; на этом пути я приобрела таких друзей как Иман, Шариф и ДиаМахмуд, невероятно много сделавшие для развития моей идеи.
Kaliforniya Belediyesi'nin, Isabella Kaplowitz'e açtığı davada bizler jüri olarak, sanığı suçsuz bulduk. В ходе рассмотрения дела штат Калифорния против Изабеллы Капловиц, присяжные признали обвиняемую невиновной.
İki tekerlek ve açık yol. Два колеса и просторная дорога.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.