Sentence examples of "свою страну" in Russian

<>
Наполеон собственноручно уничтожил свою страну. Napolyon kendi ülkesini hepten mahvetti.
Она напишет мне, как только вернется в свою страну. O, ülkesine döner dönmez bana yazacak.
25 февраля, Надин Бейлер выиграла австрийский национальный отбор на Евровидение 2011 с песней "The Secret is Love", и представила свою страну во втором полуфинале в Германии. Она вышла в финал, в котором стала 18-й. В голосовании жюри "The Secret is Love" получила 5-е место. 25 Şubat'ta, Nadine Beiler, 2011 Eurovision Şarkı Yarışması için yapılan Avusturya'nın Ulusal finalini şarkısı "The Secret Is Love" adlı şarkı ile kazanmış, ve ülkesini temsil etmeye hak kazanan sanatçı, Almanya'da yapılan ikinci yarı finali geçmiş ve finale yükselmiş, final'de 18. olmuştur.
Итак, я "предавал" свою страну. İşte böyle, ülkemize de ihanet eder olduk.
Ты любишь свою страну, нет? Ülkeni sevmiyor musun? - Seviyorum.
Каракурт предал свою страну. Karakurt ülkesine ihanet etti.
Берегите её, как свою страну. Ona iyi bakın. Ülkeye iyi bakın.
Есть много других способов защищать свою страну. Ülkene hizmet için daha birçok yol var.
Я лишь скромно призываю всех американцев, любящих свою страну, присоединиться ко мне. Tam bir naçizanelik ile sizden ve bu ülkeyi seven her Amerikalıdan bana katılmasını istiyorum.
Но он вернулся в свою страну. Ama Kuzey Koreli asker ülkesine döndü.
Сперва наперво Родни переименовал свою страну и поместил свой портрет на флаг. Rodney'nin ilk yaptığı şey, ülkeyi yeniden adlandırmak ve suratını bayraklarına koymaktı.
В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году. Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü.
Общественное ожесточение также вызвано правительством, которое позиционирует страну как безопасное место для беженцев, которые покидают родные места в связи с многочисленными конфликтами в регионе. Halkın hoşnutsuzluğu aynı zamanda bölgede çeşitli anlaşmazlıklar da oluşturan, ülkenin mülteciler için güvenli bir sığınak olmasındaki büyüyen rolüne de karşı durumda.
Как тот астронавт, который проехал через всю страну в подгузнике, долго он не продержится. Tıpkı altına bez bağlayıp tüm ülke genelini arabayla kateden astronot gibi hiç de hoş seyahat etmeyecek.
Там дня ехать через страну саксов, и кто знает, что там будет? San ülkesine kadar iki gün seyahat edeceğiz. Sonra ne olacağını kim tahmin edebilir ki?
Поэтому он пытается образовать свою собственную страну? O yüzden mi kendi ülkesini kurmaya çalışıyor?
Она тянет эту страну к черту... O kadın bu ülkeyi cehenneme sürüklüyor.
Мистер Лавров предлагает вам немедленно покинуть страну. Bay Lavrov derhal ülkemizi terk etmenizi istiyor.
Буш вторгся в независимую страну, в нарушение правил ООН. Bush, BM'ye karşı gelerek egemen bir ülkeyi istila etti.
Но это единственный способ вернуть Принцессу в страну. Prensesi bu ülkeye getirebilmenin tek yolu bu idi.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.