Sentence examples of "Oy" in Turkish

<>
1999 yıllında Cabir kadınlara oy hakkı verme amacıyla bir yasa değişikliği önerdi ama bu yasa Milli Millet Meclisinden geçmedi. В 1999 году по его предложению была инициирована поправка в избирательный закон, позволяющая женщинам голосовать и занимать правительственные посты.
1999 yılında yapılan Kazakistan devlet başkanlığı seçimlerine Komünist Parti adayı olarak katılmış ve %13 oy alarak ikinci gelmiştir. Biyografi. В 1999 году выдвигал свою кандидатуру на выборах президента Казахстана, на которых занял второе место с 13% голосов.
Dennis Reynolds'a verilecek bir oy yaşı uygun olmayanlara tecavüz demek. Голос за Дэнниса Рейнольдса - это голос на насилие несовершеннолетних.
Tek bir oy, tek bir jüri üyesi bütün davayı mahvedebilir. Достаточно одного голоса, одного присяжного, чтобы разрушить всё дело.
Seni Springfield'e vampir avlaman için gönderdim oy kovalaman için değil. Надо охотиться за вампирами, а не за голосами избирателей.
Sizler Hubert Humphrey'e oy verdiniz ve İsa'yı öldürdünüz. Вы голосовали за Хьюберта Хамфри. И убили Иисуса.
Lambert'la Allen * çekişmesinden beri oy toplamak için bu kadar endişelenmemiştim. Я так не волновалась за голосование со времен Ламберт против Аллена.
Gloria ve ben Barack Obama için.... oy vereceğimiz yeri görmek için her akşama oy kullanma noktasına gidiyorduk. Мы с Глорией каждый вечер приходили к избирательному участку посмотреть, где мы будем голосовать за Барака Обаму.
İnsanlar vardır, oy veren doğru insanlar, ben onlara karşı sorumluyum. Есть народ, избиратели, честные люди, перед которыми я ответственен.
Bu seçim için oy vermemiş olanlar, belki de bugün iyi bir demokrasi dersi almış oldular. Те же, кто не проголосовал, может, сегодня вы получили важный урок о демократии.
O yüzden tüm günümüzü buna ayırıp Lily'yi okula bıraktık ve ilk iş olarak oy verdik. Так мы освободили весь день, забросили Лили в школу, и первым делом проголосовали.
Seni görmek de güzel ama ne yazık ki oy kullanmak için artık çok geç. И мы все рады тебя видеть. Но проголосовать ты, увы, не успела.
İyi, çuvalladığı zaman ve tek bir çocuk bile ona oy vermediğinde ne olacak? А если он провалится, и за него никто не проголосует, что тогда?
New York Obama'nın olacak, yüz kere de oy versem her zamanki gibi beş kerede. Нью Йорк выберет Обаму, даже если я проголосую сто раз Вместо моих обычных пяти.
Toplum aptallarla doludur ve herkes oy verir. Полно дураков, и каждый может голосовать.
Ancak, 17 Haziran 2012'de tekrarlanan seçimlerde, küçük bir oy kaybıyla beraber milletvekili sayısı 18'e gerilemiştir. На повторных парламентских выборах 17 июня 2012 года партия получила 6,93% голосов, получив 18 мест в парламенте.
Stan'in dediğine göre hem sonucu belirleyen oy ona aitmiş hem de bizim oylarımızı veto edebilirmiş. По словам Стэна, у него не только решающий голос, но и право вето.
İki kere. Onlara oy hakkı vermemenin bir yolu bu. Теперь это единственный способ забрать у них право голоса.
Ben seni bana oy kazandıracak bir işi yapman için tuttum. Я нанял тебя, чтобы ты заработал мне голоса избирателей.
İşte bu sebeple aday olmalısın ve sana bu yüzden oy vermeliler. Именно поэтому тебе стоит баллотироваться и люди будут за тебя голосовать.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.