Sentence examples of "bir vatandaş" in Turkish

<>
Sıradan bir vatandaş olarak yaşamaktansa VIP olarak ölmeyi tercih ederim. Лучше умереть ВИП-гостем, чем жить как простой американский гражданин.
Ben aklı başında bir vatandaş gibi duruyorum ama o lezbiyen sokak orospusu gibi. Я выгляжу, как приличный гражданин, а она - как уличная лесби-проститутка.
İyi bir vatandaş olmak istiyorum. Я хочу быть хорошим гражданином.
Yakında sıradan bir vatandaş olabilirsiniz. Скоро вы станете обычным гражданином.
Belki sıradan bir vatandaş olarak gitti. Может, он просто проходил мимо.
Ne kadar asil bir şekilde zerafetle büyümüş ve yararlı bir vatandaş olmuştu. Как благородно он стремился к лучшему, чтобы стать полезным членом общества.
Aslında çocuk örnek bir vatandaş. И фактически он образцовый гражданин.
Örnek bir vatandaş olduğun için mi? Потому что ты такой добропорядочный гражданин?
İyi bir vatandaş olmak istedim. Я хотела быть хорошим гражданином.
Buradaki herkesin yasalara bağlı bir vatandaş olduğumu bilmesini istiyorum. Пускай здесь все знают, что я законопослушный гражданин.
Önemli bilgiler taşıyan bir vatandaş şehir dışında. Bazı hırsızlar çalmaya çalışıyor. Кое-кто везет секретные мозговые данные, а грабители пытаются их похитить.
Kaygılı bir vatandaş daha. Еще один озабоченный житель.
Kendi halinde bir vatandaş o. Нет, она частное лицо.
Normal bir vatandaş olarak baş sağlığı diliyorum sadece. Я просто принёс соболезнования, как гражданское лицо.
İyi bir vatandaş olduğum için özür dilerim. Простите, что я был хорошим гражданином.
İyi bir vatandaş gibi görünüyor. Похоже, был добропорядочным гражданином:
Peki Zach, seni yol kenarında durduran polisin fotoğrafını çekmeye çalışırken yalnızca iyi bir vatandaş mı olmaya çalışıyordun? Итак, Зак, ты поступил как добрый горожанин, когда снял того копа, который остановил тебя?
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
Obama'nın konuşması öyle etkili oldu ki, bir milyonu aşkın Küba kökenli vatandaş barındıran Florida'daki sürgünlerin muhafazakar partili bölümünün birçoğu arasında sert bir muhalefet oluştu. Влияние речи Обамы было таково, что она породила серьёзные оппозиционные веяния среди самой консервативной части эмигрантов во Флориде, доме для более чем миллиона жителей кубинского происхождения.
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.