Sentence examples of "davayı" in Turkish

<>
Tek bir oy, tek bir jüri üyesi bütün davayı mahvedebilir. Достаточно одного голоса, одного присяжного, чтобы разрушить всё дело.
1998'de Augusto Pinochet'ye karşı insan hakları ihlalinden ilk davayı açar. В январе 1998 года Гладис Марин первой в Чили подала иск против Аугусто Пиночета, обвинив его в похищении своего мужа.
Bu arada bu davayı kısa sürede kapatmak istiyorum. Кстати, я хочу закрыть это дело поскорее.
Çünkü nihayet bir yargıç davayı düşürme teklifini kabul etti. Судья всё-таки решила рассмотреть твое прошение о прекращении дела.
Böyle önemli bir davayı tartışmak her avukatın hayalidir, biliyor musun? Ты понимаешь, что о таком важном деле мечтает каждый адвокат?
New Jersey'den polis memuru Glen Randall'ın ölümü davayı çok daha bilindik hale getirdi. Исполнительный лист штата Нью-Джерси Патрульный Глен Рэндалл сделал это черезвычайно особо важным делом.
Ve şimdi sen bu büyük davayı aldın ve herşey daha da kötüleşecek. А теперь ты взялся за этот процесс и всё будет ещё хуже.
Eski bir davayı çözmem için yardımınıza ihtiyacım var. Нужна ваша помощь в расследовании одного старого дела.
Danışmanların başına geçtiğinden beri sana hayır demekten başka bir şey yapmayan babana davayı kabul ettirmek istiyorsun. Ты бежишь с этим делом к своему отцу, который только и говорит тебе "нет"
Davanın düşmesi talebi ile eğlenirler, ve sonra davayı ertelerler ve mahkeme yerini değiştirirler. Потом принимают решение отложить дело и переносят слушания. Меняют то одно, то другое.
Hakim davayı reddetti, McBride Bey. Судья отклонил иск, мистер МакБрайд.
Richard, siz davayı çözün diye burada aslına uygun bir tecrübe yaratmak için uğraşıyorum. Ричард, я пытаюсь создать аутентичную атмосферу, чтобы вы смогли раскрыть это дело.
Ama Bayan Zane bu davayı açabilmek için savaştı ve bugün onun sayesinde buradayız. Но мисс Зейн боролась за пересмотр дела, и мы здесь благодаря ей.
Eğer bu davayı alırsan, şirketten istifa ederim. Возьмешь это дело - я уйду из фирмы.
Sayın hakim, davayı daha iki gün önce aldılar. Ваша честь, они предъявили иск два дня назад.
Bu davayı almak istiyor musunuz yoksa Stanton'la yeni bir avukat için konuşmalı mıyım? Вы хотите взять это дело или мне поговорить со Стэнтоном о новом адвокате?
Bir davayı kapatırken, - asla, asla bir daha yapamazsın! Когда я закрою дело, ты больше никогда так не сделаешь!
Eğer Proctor aşırı hızdan ceza yerse hafif ceza anlaşmasını bozup davayı yeniden açabiliriz. Если Проктор превысит скорость, мы сможем отменить иск и заново открыть дело.
Donna'nın babasına resmi soruşturma açılıyor bizim de o davayı düşürecek bir şeyler düşünmemiz gerekiyor. Они предъявляют обвинение отцу Донны, и нам надо придумать способ замять это дело.
Davayı senin için çözdük, Dan, biraz minnettarlık göster. Мы закрыли за тебя дело, Дэн, прояви благодарность.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.