Sentence examples of "fark ettiler" in Turkish

<>
Sizce bombayı fark ettiler mi? Думаете, они нашли бомбу?
Çizgi filmin sonunda, Donald Duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında Birleşik Krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor. В конце ленты Дональд Дак просыпается и понимает, что все это было лишь страшным сном, и он все еще живет в Америке.
Hayır. Evliliği kabul ettiler mi ki? Они хотя бы согласились на брак?
Kimse fark etmeyecekti, zaten sayısız yalnız eylemci geçen ay içinde Moskova'da "sessiz sedasız" gözaltına alındı. Этого никто и не заметил бы, сколько таких пикетчиков только за последний месяц повязали в центре города "без шума и пыли".
Kasabamızı yok ettiler, ama anılarımızı da alamazlar, değil mi? Они уничтожили наш город, но они не сотрут наши воспоминания?
Suriye pasaportum olmasaydı, bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim. Если бы не мой сирийский паспорт, я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него.
Dünyamızı yok ettiler ve sizinkini de yok edecekler. Они разрушили наш мир, разрушат и ваш.
"Bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim.." "Я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него".
Mario hematoloji bölümüne girdikten sonra, Alice'in kanından kalanı yok ettiler. После проникновения Марио в лабораторию, они уничтожили оставшуюся кровь Элис.
Ama şu an, artık makul bir seçeneğin kalmadığını fark ettim. Но сейчас я понял, что у меня больше нет вариантов.
Ama kralla alelade adam arasındaki fark da budur. Но в этом разница между человеком и королём.
Aralarındaki tek fark, gelecek felaketin doğasıydı. Единственная разница была в деталях предстоящей катастрофы.
Bir sey fark ettim. Я вдруг кое-что понял.
Öyle ama, oynamakla koçluk yapmak arasında yine de büyük fark vardır. Ну, понимаешь, существует большая разница между тренерской работой и игрой.
İnanın, ben de fark ettim. Уж поверьте, я это заметил.
Savaşmaya o kadar alışmışsın ki, fark etmiyorsun... Ты так привыкла бороться. Ты даже не поняла...
Kimse küpeyi fark etmedi mi? Неужели никто не заметил серьгу?
Herkes oturuyor, hareketleri fark etmek kolay. Все сидят, любое движение легко заметить.
Uyuyup kalmışım, ortadan kaybolduğunu fark etmemişim. Yaralı mısın? Я заснул и не заметил, что ты пропала.
Patronum bunu fark etti. Мой начальник всё понял.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.