Sentence examples of "hakkını" in Turkish

<>
Ve bu onu öldürme hakkını verir mi? И это дает тебе право убить ее?
Hava hakkını bundan, bundan, bundan alırsan kısa sürede kendine bir gökdelen yapabilirsin. Ты покупаешь права этих, этих и этих. И в итоге оказываешься владельцем небоскреба.
Almanların hakkını vermek lazım, çok iyi araba yapıyorlar. Немцам надо отдать должное, они делают отличные машины.
Bu sana burada fırtına gibi esip, istasyonumu bok etme hakkını vermez. Это не дает тебе права врываться сюда и срать в моем подразделении.
Başka bir avukat bulma hakkını icra etti. Он воспользовался своим правом найти другого адвоката.
Ne olduğunu kabul etmesem de olur. Ama fiziksel varlığının hakkını vermeliyim. Я не обязан признавать твою сущность, но физическое существование признаю.
Hakkını vereyim, bu yeni çocuğu bayağı sevdim. Должен сказать, мне очень нравится новый парнишка.
Beni geri getirme hakkını size ne veriyor? Что дало вам право вернуть меня сюда?
Ama bu durum, bana bilgileri yayma hakkını vermiyor. Но это не даёт мне права свободно распространять содержание.
Travis Berta'yı korunmasız yanıltma aracına koymak bayağı kurnazcaydı, hakkını vereyim. Поместить Трэвиса Берту в незащищённый грузовик - хитро придумано. Отдаю должное.
Kardeşin senden çaldı, doğuştan hakkını, bahçedeki yılan gibi, ve sonra bu sahteliği inşa etti. Твой брат украл у тебя право первородства. Как змей в саду. А потом воздвиг замок из-за лжи.
Papua Yeni Gine Doktorlar Derneği Sekreteri Sam Yockopua, doktorların ve sağlık çalışanlarının kamuya açıklanacak konularda fikir beyan etme hakkını savundu: Сэм Йокопуа, секретарь Ассоциации врачей Папу - Новой Гвинеи, выступил в защиту права врачей и других сотрудников медицинских учреждений на публичные высказывания по вопросам, требующим открытого общественного обсуждения:
Bunların şu anda zor olduğunun farkındayım fakat bu size okula gidip birilerine vurma hakkını vermiyor. И я знаю, тебе тяжело, но это не дает тебе право никого бить.
Belirli bir metni basma hakkını alan bir yayıncı, metni başkalarının basmasını engellemekte, böylelikle ayrıcalığa sahip olmaktaydı. Издатель получает право на публикацию конкретного текста, что лишает этого права остальных, т.е. издатель получает привилегию.
Final'e ilerledi, yarışmayı kazandı; Macaristan'ı 2017 Eurovision Şarkı Yarışması'nda temsil etme hakkını elde etmiş oldu. С написанной им самим песней "Origo" он вышел в финал и выиграл конкурс, получив право представлять Венгрию на конкурсе "Евровидение 2017".
Zamanında, birçok güçlü kadın uzun süre mücadele edip sana en iyi olduğunu düşündüğün kararı verme hakkını kazandırdılar. И много хороших женщин долгое время боролись, чтобы дать тебе право делать то, что считаешь наилучшим.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.