Sentence examples of "hayat kurtarıyorsun" in Turkish

<>
Karışık, kanlı ve hayat kurtarıyorsun, kazanacağın paradan bahsetmiyorum bile. Много крови, ты спасаешь жизни, не говоря о деньгах.
Pakistan Başbakanının Ziyareti Sırasında Birçok Kettalı Vatandaş İçin Hayat Durdu Для многих жителей Кветты жизнь останавливается, когда премьер - министр Пакистана наносит визит
Bak, diğerlerini kurtarıyorsun ya, beni de kurtar. Слушай, спасешь тех ребят - спасешь и меня.
Hayat Bir Bekleme Kuyruğu ve Sonra Ölüyorsun жизнь - это очередь, а потом ты умираешь
Bir adamın hayatını kurtarıyorsun ve ne kazanıyorsun? Спаси человеку жизнь, и что получишь?
Geçtiğimiz hafta Pakistan Başbakanı ve beraberindekiler Belucistan eyaletinin başkentine geldiğinde, Ketta şehri sakinleri, öğrencileri, hastaları ve çalışanlarının çoğu için hayat beklemede kaldı. Жизнь остановилась для многих жителей, студентов, пациентов и работников города Кветта, когда премьер - министр Пакистана и сопровождающие его лица прибыли в столицу провинции Белуджистан в начале июня.
Neden hayatımı kurtarıyorsun ki? Зачем вам меня спасать?
Etiyopya'yı terk etmek zorunda bırakıldıktan sonra izole bir hayat sürdü, ancak ülkesinde düzenli olarak gazetelerde yer aldı. Несмотря на то, что, покинув свою родину, писатель жил в уединении, ему удавалось регулярно общаться с прессой внутри страны.
Sivil çalışıyorsun, şehri kurtarıyorsun. Работаешь тайно. И спасаешь город.
Dönem ne kadar zalim olsa da, her cephede hırçınlaşan İkinci Dünya Savaşı ve Nazi işgalindeki Ukrayna'da bile insanların normal bir hayat sürebildiğini gösteriyor. Несмотря на жестокие времена, люди пытались сделать всё, что было в их силах, чтобы вести нормальную жизнь даже в оккупированной нацистами Украине, когда Вторая мировая война бушевала на всех фронтах.
Doğru ya, kurtarıyorsun. А, таки спасаешь.
Kırgız "Dans Eden 'Kelin" Erken Evlilik ile Taşra Gelinlerinin Haşin Hayat Şartlarına Dikkat Çekmekte Киргизская "танцующая келинка" протестует против ранних браков, привлекая внимание к трудной жизни сельских невест
Gezip dolaşıp insan mı kurtarıyorsun? Всё бегаешь, спасаешь людей.
Hayat bir jonglörlük numarası. В жизни приходится пожонглировать.
O seni kurtarıyor, sen onu kurtarıyorsun, sonra tekrar seni kurtarması gerekecek. Она спасет тебя, ты спасешь ее, потом она опять тебя спасет.
Hayat yanından geçip gitti. Это жизнь мимо проходит.
Manastırda hayat bu kadar mı değişti? Жизнь в монастыре так сильно изменилась?
Demek istediğim, hayat bu. Beklentilerini azalt. Я хочу сказать, это жизнь такая.
Çok zor görünüyor, Sarah, biliyorum ama kendine yeni bir hayat kurmak için şansın olacak. Сейчас тебе тяжело, Сара, я знаю но у тебя будет шанс начать новую жизнь.
Hayat onlar olmadan çok sıkıcı. Жизнь так скучна без них.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.