Sentence examples of "iniş yapıp" in Turkish

<>
Jüpiter hayli gazlı bir gezegendir. Gazdan oluşur. Dolayısıyla üzerine iniş yapıp gezinebileceğiniz katı bir zemini yok. Эта планета состоит из газа, на ней нет твердой поверхности, на которую можно приземлиться.
Gezegene iniş yapıp, benimle randevu noktasında buluşmanız gerekecek. Вам придется приземлиться и добираться до места встречи пешком.
Aldığım bilgilere göre, buna benzeyen sekiz cisim daha dünyanın çeşitli yerlerine iniş yapmış. Мне сообщают, что подобные объекты приземлились в восьми других местах по всему миру.
Annemin odasında masturbasyon yapıp durma. Прекращай делать это у матери!
Kumandan iniş yapmak üzere. Командир готовится к посадке.
Bunu yan yana yapıp hızlı olacağız. Мы сделаем это вместе и быстро.
Sanki bir helikopter iniş yapıyormuş gibi ses çıkarıyor. У нас как будто вертолет в спальне приземлился.
Yapamayacağını söylemeyi bırak yapıp yapmayacağını söyle. а просто сходи это и сделай.
Buraya iniş yaptım ama tekrar uçuşa geçemedim. Я приземлился, но взлететь не вышло.
Sound City'de ise, işinizi yapıp.... bir an önce defolup gitmek istiyordunuz. А в Sound City у тебя было желание сделать работу и свалить поскорее.
Zor bir iniş olacak. Посадка обещает быть жесткой.
Neden her zaman aynı şeyi yapıp duruyoruz? Почему мне каждый раз приходится это делать?
Güzel iniş, Kaptan. Отличная посадка, капитан.
Eski kafalı, iyi bir polis gibi işimi yapıp, belki de bu işi çözebileceğiz. А о том, как мне сделать обычную полицейскую работу и расставить всё по местам.
Sert iniş yaptık demek. Жёсткая посадка, да?
Bunu kendisinin yapıp yapmadığından bile daha emin değiller. Даже неизвестно пока, она ли это сделала.
O platforma iniş yapmak için tek bir şansınız var. У вас только одна попытка приземлиться на платформу бура.
Bir arama yapıp geleceğim hemen. Я должен сделать короткий звонок.
Planet Eress gemisi, iniş için izin verildi. Корабль "Планетного Экспресса", посадку разрешаю.
Onlara yemek yapıp, onları mutlu ediyorsun. Tüm bunları bırakıp da dışarı gitmek istemeni anlayamıyorum. И я никак не могу понять как ты можешь все это бросить и куда-то уйти.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.