Sentence examples of "iyi hissetmeni sağlayacaksa" in Turkish
Bu arada eğer daha iyi hissetmeni sağlayacaksa yaşındaki çocuklara bayılırım.
Кстати, если это тебе поможет мне нравятся -летние мальчики.
Eğer, kendini iyi hissetmeni sağlayacaksa Dobby ve Gerrard beraber çıkıyorlar.
Добби и Джерард уезжают вместе. Так, у кого моя змея?
Kendini iyi hissetmeni sağlayacaksa, benim de göbek adım Henrietta.
Если вас это утешит, моё среднее имя - Генриетта.
Bana güvenir ve benimle işbirliği yaparsan, Gerçekten de kendini daha iyi hissetmeni sağlayabilirim.
Если ты веришь мне и хочешь со мной работать, я смогу тебе помочь.
Tek yapman gereken, iyi hissetmeni sağlayacak bir şarkı bulmak.
Тебе нужно найти песню, от которой тебе становится лучше.
Kendimi iyi hissetmeni sağlar mı bilmem ama ben de gitmiyorum.
Если тебе станет легче, то я тоже не иду.
Ancak aynı zamanda belki bir sonraki yazacağım şeyin de o kadar da iyi olmayacağı konusunda beni biraz korkutuyor.
Но в то же время она немного пугает меня, вдруг следующая вещь, которую я напишу, не будет настолько хорошей.
Eğer daha hızlı gitmemizi sağlayacaksa buyur kes elimi.
Давай, если это нам поможет быстрее добраться.
Atnaf gibi genç birinin söndürülen hayâllerinin acı gerçekliği en iyi şekilde bu yazıyla ortaya koyuluyor:
Грустная реальность подавленных устремлений кого - то такого молодого, как Атнаф, лучше всего отражена в этом посте:
Stan, beni dinle. Benim öcümü almak için o yarışmaya katılman gerekiyormuş gibi hissetmeni istemiyorum.
Я не хочу чтобы ты чувствовал, будто ты должен соревноваться чтобы отомстить за меня.
Bir kere bir adama sinir atmak için silahla ateş etmeyi sevdiğimi söyledim, ama o da Suriyeli olarak evraklarımızda iyi görünmez diye boş vermemizi önerdi.
Я однажды предложила одному парню, который мне нравился, пойти пострелять, чтобы выпустить злость, но он сказал, что лучше не стоит, так как это может отразиться на наших сирийских документах.
Ancak sürekli kötü hissetmeni gerektirecek bir neden de yok.
Но вам вовсе не обязательно постоянно чувствовать себя отвратительно.
Bu, ailelerin çocuklarını iyi yetiştirdiğini gösteriyor:
Это служит доказательством того, что родители хорошо воспитали своих детей:
Ankette, sadece yüzde'lik kısım "iyi veya çok iyi" derken, Eyalet seçmenlerinin yüzde'u hükümeti "kötü veya çok kötü" şeklinde değerlendirdi.
В ходе опроса, процентов избирателей оценили его работу в правительстве как "плохо или очень плохо", только процентов ответили "хорошо или очень хорошо".
Bilinçli olarak bir şey hissetmeni sağlayacak insanları uzaklaştırarak ilişkilerini sabote ediyorsun.
Намеренно разрушаете отношения, отталкивая всех, к кому что-то чувствуете.
Afgan aileleri çocuklarından hep en iyiyi beklerler ve mesele, çocuklarına bir yerlerde bir başkasının daha iyi şeyler yaptığını söylemeye gelince hiç bir şansı kaçırmazlar.
Афганские родители очень требовательны по отношению к своим детям и никогда не упускают случая, чтобы напомнить им: всегда есть кто - то, кто преуспел больше.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.
Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.
Advert