Sentence examples of "kadar sıkı" in Turkish

<>
Bu kadar sıkı bir Küba müziği hayranı olduğunu bilmiyordu. Не знала, что ты такой фанат кубинской музыки.
Demek istediğim, ne kadar sıkı çalıştığını hiç farketmedim. Я никогда не понимала, как много она работает.
Evet, çünkü o kadar sıkı bağlamışsın ki, kompartman sendromu yaşamış. Да, ты же его привязала, что у него рука посинела.
O kadar sıkı tutundular ki sonuç bu oldu. И так крепко сцепились, что просто срослись.
Uygun büyüklükte, yumuşak tenli ama dokunulacak kadar sıkı olmalı. Лучший размер, нежная кожа, но крепкие на ощупь.
Ve kendinize bakın. Yetişkin olmak için ne kadar sıkı çalışıyorsunuz. И взгляните-ка на себя, так сильно стараетесь быть взрослыми.
Ne kadar sıkı korursan koru bir şeyler ortadan kayboluyor. Несмотря на жесткую систему защиты, данные могут исчезнуть.
Yasaların o kadar sıkı olmasına gerek yok. Законы не обязательно должны быть очень строгими.
Hayatının bu kadar sıkı denetlenmesi pek hoşuna gitmezdi. Но он не хотел усложнять себе этим жизнь.
Film sektöründeki insanlar O filmleri yapmak için Ne kadar sıkı çalışıyorlar. Люди в шоу-бизнесе работают не покладая рук чтобы снять эти фильмы.
Niye bu kadar sıkı çalışıyorsun Lizzie? Почему так много работаешь, Лиззи?
Ancak aynı zamanda belki bir sonraki yazacağım şeyin de o kadar da iyi olmayacağı konusunda beni biraz korkutuyor. Но в то же время она немного пугает меня, вдруг следующая вещь, которую я напишу, не будет настолько хорошей.
Özellikle politika ve insan hakları konularında sıkı bir basın düzenlemesi mevcut. В стране имеет место строгое регулирование СМИ, особенно когда дело доходит до обсуждения политики и прав человека.
Bir İngiliz vatandaşı ve futbol taraftarı olarak, dünyanın her köşesinde kitlesel olan futbola nispeten Filipinler'de basketbolun bu kadar rağbet gördüğü konusunda her zaman şaşmışımdır. Как англичанин и фанат футбола, я всегда немного удивлялся, почему баскетбол настолько здесь популярен, в отличие от футбола, который широко распространён в остальной части мира.
Saçını yeterince sıkı tutturdun mu? Ты точно крепко завязала волосы?
Bazıları üniformalı insanlardan o kadar korkuyor ki bilmediği şeyleri bile itiraf ediyor. Другие настолько боятся людей в униформе, что они признаются в чем угодно.
Tüm bu sıkı çalışma beni acıktırıyor. От этой тяжелой работы я проголодалась.
Karayip dili, örneğin, sorgulamadan kabul ettiğimiz İrlanda ve İskoç dili kadar belirgin ve kolayca anlaşılabilir bir dildir. Я не пишу в блог на постоянной основе, однако мне было важно начать его, чтобы сделать писательство центральной частью моей жизни.
Derisi sert ve sıkı olmalı, ve pulları da elmas gibi parlak. Кожа должна быть плотной, крепкой, а чешуя сверкать как алмазы.
Katılımcılar $, 000'a kadar bursa başvurabileceklerdir. Заявители имеют право получить грант в сумме до долларов США.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.