Sentence examples of "kanıtlar" in Turkish

<>
Ama adli kanıtlar, tam burada olabilir. Но экспертиза может найти доказательства прямо здесь.
Bu saldırıyı baş şüphelimize bağlayan başka kanıtlar var mı? Есть ещё улики, связывающие главного подозреваемого с нападением?
Kanıtlar sağlamdı ama bu hikaye bir efsaneye dönüştü. Дело было закрыто, но история стала легендой.
Ama bu adamın bir savaş suçlusu olduğunu destekleyen kanıtlar var. Но есть много доказательств, что этот человек военный преступник.
Bu demektir ki, aklımızda Beşikten mezara kadar penis olduğu teoriyi kanıtlar. - Kendi adına konuş. Это доказывает теорию о том, что у нас у всех есть член с колыбели до могилы.
Ve elinde kanıtlar olduğunu bildiği Kitty ile irtibata geçmeye çalıştı. И попытался связаться с Китти, у которой был компромат.
Adaletin menfaati, yeni kanıtlar bulunduğu için idam kararının ileri bir tarihe ertelenmesine delalet eder. В интересах правосудия, вы должны отменить казнь осужденного в связи с появлением новых улик.
Bak, Laura, bize sağlam kanıtlar gerekiyor. Слушай, Лора, нам нужны железные доказательства.
İlerleyen zamanlarda davaya katkı sağlayacak nasıI kanıtlar bulacağınızı asla bilemezsiniz. Никогда не знаешь, какие именно улики могут помочь делу.
Şimdi bu sadece tesadüf olabilir ama bunlar oldukça zorlayıcı kanıtlar. Могло быть просто совпадением, но это вполне убедительные доказательства.
Polisler, kurban'ın kimliği belirlenene ve kanıtlar toplanana kadar bunları sessiz tutma konusunda bizimle hemfikir. Здешние копы согласились не разглашать ничего, пока мы не идентифицируем жертву и соберем улики.
Bana gerçekler ve somut kanıtlar lazım. Мне нужны факты и неопровержимые доказательства.
Bir çok insan böyle bir şeyi planlayabilir ama tüm kanıtlar, bu işi tek bir kişinin yaptığını gösteriyor. Множество людей могли спланировать это, но все улики указывают только на одного человека, который осуществил план.
Davalının iddialarının doğru olup olmadığını tespit edebilmenin tek yolu kanıtlar için mahkeme çağrısı istemek. И единственный способ установить, говорит ли ответчик правду, это представить суду доказательства.
Ve elimde eşin Amy ile onlar arasında bir bağlantı olduğuna dair kanıtlar var. А у меня есть улики, которые связывают твою жену Эми с ними.
Bu da günümüzde Mars'ta sıvı hâlde su bulunmadığıdır. Ancak geçmişte orada su bulunduğuna dair neredeyse kesin kanıtlar var. сегодня на этой планете нет жидкой воды, но есть доказательства того, что в прошлом она была.
Kanıtlar yok edildi ve babamın suçu üstlenmesi için para verdiği adam da doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü. Улики были уничтожены, а сознавшийся преступник, нанятый отцом, умер в тюрьме от естественных причин.
Onu alaşağı etmek için, Başkan'ın durumundan sorumlu olduğuna dair inkâr edilemez kanıtlar lazım. Чтобы остановить его, нужны неопровержимые доказательства, что он ответственен за состояние президента.
2006 BBC raporuna göre, İsrail uzmanlarının Peşmergeler'e eğitim vermek üzere Irak Kürdistanı'na gönderildiğine dair kanıtlar vardı. Согласно сообщению BBC 2006 года, есть доказательства отправки израильских экспертов в Иракский Курдистан для тренировки Пешмерга.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.