Sentence examples of "ortaya çıkan" in Turkish
Bu haftasonu Madridliler, başbakan Mariano Rajoy'un ortaya çıkan yeni yolsuzluk iddialarını protesto etmek için sokaklara döküldüler.
В прошедшие выходные жители Мадрида в массовом порядке вышли на улицы, чтобы показать премьер - министру Мариано Рахою свою ярость в свете новых обвинений в коррупции.
Bana bunun da senin maymun iştahlılığın sonucu ortaya çıkan bir şey olmadığını bunu yaparak nelerden vazgeçtiğini bildiğini kanıtla.
Докажи мне, что это не просто еще одна из твоих прихотей что ты знаешь от чего отказываешься.
Özgürlüğünün kısıtlanması ve davalıların özensizlik veya ihmalleri sonucu ortaya çıkan zararın telafisi için tazminat talebinde bulunuyoruz.
Мы добиваемся компенсации за лишение его свободы и штрафных санкций за беспечное или безразличное поведение ответчиков.
Reston'un kampanyası bugün adayın ortaya çıkan yeni videosuyla büyük bir yara aldı...
Кампания Рестона понесла сегодня тяжелый удар в то время как видео кандидата...
yılında ortaya çıkan John Titor da aynı şeyleri söylemişti.
Джон Тайтор из двухтысячного года говорил то же самое.
Ortaya çıkan gangster karizması skandalı aslında halkın ilgisini daha fazla arttırdı.
А скандал своей гангстерской харизмой только увеличил к нему интерес публики.
Onda, diğer deneklerde ortaya çıkan bağışıklık sistemi patolojisinden eser yok.
Он не проявляет патологий иммунной системы, что развивались у других.
Önyargılara bağlı olarak ortaya çıkan önsezilere ve kişisel duygulara, hatta hayallere dayanır.
Эмоции и субъективные переживания, которые можно отнести к предубеждениям или даже заблуждению.
Anketlere göre oyları birden ortaya çıkan rakibi Steven Austin ile başa baş gidiyor.
Опросы говорят, что она идет вровень с взявшимся ниоткуда соперником Стивеном Остином.
Yani, bir kaç hafta önce ortaya çıkan eski polis mi?
Ты имеешь в виду бывшего копа, который объявился тут недавно?
Bir anda ortaya çıkan bir atlı onun yanına geldi.
он увидел другого наездника, который появился из ниоткуда.
Isınan okyanusun buharlaşmasıyla, ortaya çıkan nem yükselerek büyük fırtınalar yaratır.
Влажность испаряется от нагревающегося океана и повышается, создавая большие штормы.
"Son olayların tahrikine gelerek ortaya çıkan tehlikeli huyları var.
"Опасный темперамент, который лишь возрос из-за последних событий.
Ama bizim kafatasımız birçok darbeye dayanabilir Ortaya çıkan sarsıntılar da bu bilgisayarla temsili olarak gösterilecek.
Но наша голова сможет выдержать множество ударов, а полученные травмы будет моделировать тот компьютер.
Geçen geceki anonsum sırasında ortaya çıkan mesajla ilgili olarak etrafta birçok söylenti dolaştığını biliyorum.
Я знаю о слухах по поводу послания, включенного в мое обращение прошлым вечером.
Geceleri ortaya çıkan şeylerle ilgili araştırma yapıyorum.
Я провожу исследование по разным ночным кошмарам.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.
Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.
Advert