Sentence examples of "ortaya çıkarmaya" in Turkish

<>
Vurma emrini kendisi vermiş. Seni ortaya çıkarmaya çalışıyormuş. Она заказала свое убийство, чтобы выманить тебя.
Oraya tünedi, bana sanki ortaya çıkarmaya çalıştığı bir gizem varmış gibi bakıyordu. Он просто сидел и смотрел на меня, как будто хотел открыть тайну.
Onu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Мы пытались его разоблачить.
Sürdürülebilirlik Hikayeleri blogu ile yaptıkları bir mülakatta, standart Porto "adalarına" yaptıkları turların çok popüler olduğunu söylüyorlar. Bu adalar, "Sanayi Devrimi sırasında şehre göçen ucuz işgücüne yaşam alanı olarak ortaya çıkmış." В интервью для Sustainability Stories Blog они рассказывают, что один из наиболее популярных туров ведет на типичные "острова" Порто - многоквартирные дома, которые "появились во время промышленной революции как способ размещения дешевой рабочей силы, прибывающей в город".
Solunum cihazını çıkarmaya çalışıyor. Он пытается вытащить трубки.
Bu haftasonu Madridliler, başbakan Mariano Rajoy'un ortaya çıkan yeni yolsuzluk iddialarını protesto etmek için sokaklara döküldüler. В прошедшие выходные жители Мадрида в массовом порядке вышли на улицы, чтобы показать премьер - министру Мариано Рахою свою ярость в свете новых обвинений в коррупции.
Kaskımı çıkarmaya bile çalıştı. Пытался снять мой шлем.
Oswald Danes'in hayatta kalmasının çok daha büyük bir hikayenin içindeki, ilk olay olduğu ortaya çıktı. То, что Освальд Дэйнс выжил, стало первым случаем в череде гораздо более интересных событий.
Tamam, seni çekip çıkarmaya çalışacağım. Ладно, я попытаюсь тебя вытащить.
Talia onu haftalarca orada tuttu sonra biz ortaya çıktık diye bir anda kendine mi geldi? Он был у Талии недели и неожиданно она его оставляет, как только мы появились?
Onu dışarı çıkarmaya çalıştım. Я пыталась ее вытащить.
Adam da demiş ki: Tanrı hiç ortaya çıkmadı. Он говорит, "Бог так и не появился.
Yapıyı kaldırıp bacağını oradan çıkarmaya yetecek kadar boşluk açmalıyız. Сделайте достаточный зазор, чтобы приподнять и вытащить ногу.
Bana bunun da senin maymun iştahlılığın sonucu ortaya çıkan bir şey olmadığını bunu yaparak nelerden vazgeçtiğini bildiğini kanıtla. Докажи мне, что это не просто еще одна из твоих прихотей что ты знаешь от чего отказываешься.
Bir keresinde doktor çıkarmaya kalkıştı ama kanamam başladı. Доктор как-то пытался снять, и пошла кровь.
Babanın ortaya çıkma ihtimaline karşı bir ajanı burada bırakıyorum. если ваш отец объявится, я ухожу из агентов.
Şu yazarı çıkarmaya ne dersiniz? Ну что, освободим Автора?
Sonra bir kaç sayfa olmadığı ortaya çıktı. Оказалось, это вовсе не пара страниц.
Bu arada, sen de o şeyi gözünden çıkarmaya çalış. А ты пока попробуй снять эту штуку с ее глаза.
Reston'un kampanyası bugün adayın ortaya çıkan yeni videosuyla büyük bir yara aldı... Кампания Рестона понесла сегодня тяжелый удар в то время как видео кандидата...
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.