Sentence examples of "parasını ödemek" in Turkish

<>
Odanın parasını ödemek için bir aylık yemek paramı vermek zorunda kaldım. Я отдал за эту комнату деньги, которые копил целый месяц.
Acaba striptiz patronumu arayıp ultrasonun parasını ödemek için sigorta kâğıdımı fakslamasını mı söylesem? Может позвонить хозяину стрип-клуба, и попросить прислать страховой полис для оплаты ультразвука.
Onu okula götürebilmek için bir şeylerin parasını ödemek zorundasın. Для того чтобы оплачивать счета и обеспечивать своего ребенка.
Bedenin göçmen bürosundan taşındığı Moskova'daki Botkin morguna neredeyse $ ödemek zorunda kaldıklarını öne sürdüler. Они заявили, что должны были заплатить почти долларов США за услуги морга Боткинской больницы в Москве, куда было перевезено тело из миграционного центра.
Bunların parasını verdin mi? Ты заплатил за эти?
ve bana birşey ödemek zorunda değilsin. И вам не нужно платить мне.
"Rajesh, kıçın sıcak kalsın istiyorsan parasını kendin vereceksin." "Раджеш, за нагрев задницы тебе придется платить самому".
Faturaları ödemek seni soylu ya da başka birşey yapar sanıyorsun değil mi? Ты думаешь, что оплата счетов делает тебя благородным или каким-то еще?
Berlin'in parasını tuttuğu yer orası. Там Берлин хранит свои деньги.
Ve ödemek zorunda bile değilsiniz. Вам даже платить не придется.
Peki parasını ödediysen, neden oynamaya devam ediyorlar? Почему они продолжают, если ты все оплатил?
Hayır, ben ödemek istiyorum. Нет, я хочу оплатить.
Bir çok deniz memelisi araştırmacısı, parasını Sea World'ün kâr amacı olmayan Araştırma Enstitü'lerinden kazanıyor. Большинство исследователей получили свои деньги от Объединенного Исследовательского Института который является некоммерческим подразделением "Sea World".
Bunlar için ne kadar ödemek istersin? Сколько вы готовы за них заплатить?
Kardeşimin parasını geri istiyorum. Верни деньги моего брата.
Hayır. Ben ödemek isterim. Я бы хотела заплатить.
Ah, İtalyan parasını seviyorum. О, люблю итальянские деньги.
Bu kadar güçlü bir adamın kendini sadakat için para ödemek zorunda hissetmesini tuhaf buluyorum sadece. Я просто считаю странным, что такой хороший парень чувствовал себя обязанным платить за верность.
Jake'in üniversite parasını değerlendirmeye karar verdik. Мы распорядились деньгами Джейка на колледж.
Bilirsin, mülteciler bir şeyler ödemek zorundadır. Иммигранты, за свой путь надо платить.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.