Sentence examples of "ufacık bir" in Turkish

<>
Ama ufacık bir parça. Но это часть крошечная.
Jimmy'nin satılmayan kitaplarından ufacık bir yuva yapmış. Устроила себе гнёздышко из нераспроданных книг Джимми.
Ufacık bir an bile kaybediyor olduğumuzu hissettiğimizde ise tek yapmamız gereken etrafımıza bakmak. Çünkü bu yolda yalnız yürümüyoruz. Если кажется, что все ужасно, надо только оглянуться вокруг и понять, что ты не одинока.
Ufacık bir bilgi kırıntısı, Sara. Всего лишь немного информации, Сара.
Benim için ufacık bir şey, ama onun için dünyalar demek. От меня требуется очень мало и значит очень много для него.
Ufacık bir dua Olga. Просто благословение, Ольга.
Saçma sapan giysi giymiş ufacık bir adamın bir şeyler değiştireceğini mi sanıyorsun? Ты думаешь, один человек в глупом маленьком костюме что-то что-то изменит?
Sadece ufacık bir adım. Только один маленький шаг.
Ufacık bir ipucu da mı veremezsin? Может, хотя бы подбросим намёк?
Beckman ufacık bir şeymiş. General, ya Orion Chuck'a Bilgisayar'ı kafasından silmesi için yardım edebilirse? Генерал, что если Орион сможет помочь Чаку удалить Интерсект, стереть его из головы?
Ufacık bir kusur, Ekselansları. Совсем незаметный, Ваше Превосходительство.
Ufacık bir ölüm korkum yoktu. Ни капельки не боялся смерти.
Dengedeki ufacık bir değişikliğin, atom seviyesi üzerinde bile ne kadar karışıklığa neden olabileceğini fark etmek önemli. Важно понимать, как незначительное изменение в балансе, даже на атомном уровне, может создать хаос.
Bazen o ikisinin arasındaki fark ufacık bir çizgidir. Иногда лишь тонкая линия разделяет эти два понятия.
Yanımızda ufacık bir genç kız vardı... С нами была девочка - Меган.
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
Ufacık ellerim buz kesti. Мои крошечные ручки замерзли.
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
Ufacık patlamayla, odayı boşaltın. Небольшой взрыв. Ты очистила комнату.
Afgan büyümek babanın seni hiç bir sebep yokken sabah'da uyandırmasıdır, çünkü hayatta tembelliğe yer yok. Папа поднимает вас с постели в шесть утра в выходной без всякого повода, просто потому что вам никогда нельзя лениться.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.