Exemplos de uso de "всегда знал" em russo

<>
Я всегда знал, какими беспощадными они были. Ben baştan beri ne kadar acımasız olduklarını biliyordum.
Но я всегда знал, что Саймон обязательно чего-то добьется. Нет. O insanlar arasında bir şeyler başaracağına inandığım kişilerden biri de Simon'dı.
Я всегда знал, что могу упасть и продолжаю падать. Ben hep hayatta düşmenin olduğunu ve düşmeye devam edeceğimi bildim.
Я всегда знал о твоей искренней щедрости! İçten cömertliğin beni daha hızlı içmeye yöneltiyor!
Я всегда знал, что было что-то подозрительное... Orospunun ölümüyle ilgili şüpheli bir şeyler olduğunu biliyordum.
Я не сбрасываю, ты всегда знал, что тебе придётся действовать самостоятельно. Oliver, bu bir bomba değil. Herşeyi biliyorsun bunu kendi başına yapman gerekiyor.
Афганские родители очень требовательны по отношению к своим детям и никогда не упускают случая, чтобы напомнить им: всегда есть кто - то, кто преуспел больше. Afgan aileleri çocuklarından hep en iyiyi beklerler ve mesele, çocuklarına bir yerlerde bir başkasının daha iyi şeyler yaptığını söylemeye gelince hiç bir şansı kaçırmazlar.
И ты об этом не знал, когда заказывал их? Ve sen onları ne zaman sipariş ettiğini bilmiyor musun yani?
Также я всегда больше интересовался эстетикой и культурой народных площадок и колец бедных сел, чем типичных спортивных площадок в более пригородных районах. Her yerde görülen şehir spor salonlarındaki basketbol sahaları yerine fakir köylerdeki taban halk sahaları ve potalarının ardındaki kültür ve estetiğe ilgim ise daha fazlaydı.
Я едва знал эту женщину. Bu kadını çok az tanıyordum.
Это всегда было непросто. Bu her zaman zor olmuştur.
Чжун Пё вряд ли знал сам. Jun Pyo da bunu bilmiyordu anlaşılan.
По утверждению друзей Ассефы, он всегда мечтал вернуться в дом своего детства в деревне Ченча на юге Эфиопии. Arkadaşları, Assefa'nın hep Etiyopya'nın güneyindeki bir köy olan Chencha'daki çocukluk evine dönebilmeyi dilediğini söylüyor.
Я не знал её лично, но она была на хорошем счету. Kişisel olarak çok iyi tanıdığımı söyleyemem ama çok sevilen, sayılan biriydi.
Как англичанин и фанат футбола, я всегда немного удивлялся, почему баскетбол настолько здесь популярен, в отличие от футбола, который широко распространён в остальной части мира. Bir İngiliz vatandaşı ve futbol taraftarı olarak, dünyanın her köşesinde kitlesel olan futbola nispeten Filipinler'de basketbolun bu kadar rağbet gördüğü konusunda her zaman şaşmışımdır.
Алек знал, где я находилась. Alec tam olarak nerede olduğumu biliyordu.
Наказания всегда коллективные: Cezalar hep müşterektir:
Раньше я не знал, как сформулировать. Ama şimdiye kadar nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum.
Они всегда уменьшают давление. Her zaman baskıyı azaltır.
Доктор знал, что умрёт, поэтому разослал сообщения. Doktor ölümüne gittiğini biliyordu, o da mesajlar gönderdi.
Os exemplos de uso de palavras em diferentes contextos são dados só para fins linguísticos, ou seja, para estudar o uso de palavras numa língua e as suas traduções para outra. Todos os exemplos são colecionados automaticamente em fontes abertas usando tecnologia de pesquisa de dados bilíngues. Se você encontrar algum erro de ortografia, pontuação ou outro erro no texto original ou na tradução, use a opção "Reportar um erro" ou escreva para nós.

Nesta seção, você pode ver como palavras e expressões são usadas em diferentes contextos usando exemplos de traduções feitas por profissionais. A seção Contextos o ajudará a aprender inglês, alemão, espanhol e outros idiomas. Aqui você pode encontrar exemplos com verbos frasais e idiomas em textos que variam em estilo e tema. Exemplos podem ser classificados por traduções e tópicos.

Aprenda línguas estrangeiras, veja a tradução de milhões de palavras e expressões e use-as em sua comunicação por e-mail.