Sentence examples of "должна верить" in Russian

<>
Если он тебе очень нравится, то ты должна верить ему. Ne yapmalıyım? Eğer bu adamı gerçekten seviyorsan, ona güvenmelisin.
Продолжай надеяться, Ты должна верить. Ümit var, buna inanman gerekiyor.
Как будто я должна верить всему, что говорят женщины. Sanki o kadının söylediği bir şeye inanırım da. Bayan Queen!
Я должна верить, даже если что-то кажется неисправимым... İnanmak zorundayım ki, düzeltilemeyecek gibi görünen bir şey...
Я не просто должна верить тебе, я еще должна лгать из-за тебя. Sana inanmam yeterli olmayacak, senin için bir de yalan söylemek zorunda kalacağım.
Я действительно хочу верить, что мы понимаем, что благополучие ребенка имеет первостепенное значение. Kızın iyiliğinin azami önem arz ettiğini anladığımıza gerçekten inanmak istiyorum.
Тут должна быть радуга или яркие цвета здесь слева, кружащие вокруг левого яичника. Но ничего. Şurda solda, parlayan renklerin yanında ve sol yumurtalığın devamında gökkuşağı benzeri bir şey olması lazım.
Немного сбились, если верить карте. Haritaya göre yerlerinden biraz oynamışlar sanki.
Ты должна поддерживать свою температуру. Vücut sıcaklığını yüksek tutman gerek.
Можешь верить или нет, мне все равно. İyi, ister inan ister inanma. Fark etmez.
Что должна сделать ведьма, чтобы привлечь твое внимание? Bir cadının senin dikkatini çekebilmesi için ne yapması gerek?
Чтобы пережить холод, они должны верить, что вне улья тепло. Bu soğukta hayatta kalmaları için, kovanın dışındaki dünyanın sıcak olduğuna inanmalılar.
Норвилл, я должна сказать тебе кое-что. Sana söylemem gereken bir şey var Norville.
И ты думаешь я должен верить, что Кэти моя сестренка? Ne yani, Kathy'nin kız kardeşim olduğuna gerçekten inanmamı mı bekliyorsun?
Я должна навестить мою сестру. Kız kardeşimi ziyaret etmem gerekiyor.
Почему я должен верить тебе на слово? Bu söylediklerine neden inanayım? - Gitmeliyiz.
Которого я возможно должна запереть. Muhtemelen kilit altına almam gereken.
Идём в самое пекло, если верить молве. Bize söylendiğine göre, cehennem gibi bir yermiş.
Ты должна была следить за детьми. Ben olmadığımda çocukları sen kontrol etmelisin.
Если верить карте, лифт в подземелье в том сарае. Elimizdekine göre, alt kısma giriş, şu ambarın içinden.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.