Beispiele für die Verwendung von "örnek" im Türkischen

<>
çoğu kadının can atmasına Ne büyük bir örnek. Отличный пример того, что жаждет большинство женщин.
Bu ikiyüzlülüğü cezalandırma ihtiyacı Bronson Springs'e en mükemmel şehir ödül verilmesiyle tetiklenmiş gelecek için örnek olarak tutulmuş olmalı. Потребность наказывать лицемеров могло вызывать то, что Бронсон-Спрингс назвали идеальным городом, примером для подражания в будущем.
Ben sana örnek olarak en güzel fotoğrafı göndereceğim. Я вышлю тебе идеальную фотографию в качестве модели.
Ben de referans olması açısından ikinci bir örnek almak için Everett'ın diş fırçasını almıştım. И я взял на себя смелость позаимствовать зубную щетку Эверетта как образец для сравнения.
Bilgisayar, teşhisi yenile yeni örnek, Parça numarası -B. Компьютер, запустить диагностику нового образца, серийный номер -Б.
Jefferson Davis kaç örnek yaptırmıştı? Сколько образцов сделал Джеферсон Дэвис?
Örnek bir hizmet kaydı, .Afganistanda iki cesaret sonucu alınan ödülü de var. Образцовый послужной список, в том числе две награды за храбрость в Афганистане.
Bu örnek yaşlı genç demeden herkesçe hemen takip edildi ta ki yalnızca hizmetçiler giyinik kalana dek. Её примеру тут же последовали и молодые и старые, и только слуги остались в одежде.
Yasa dışı uyuşturucu kullanmak kızımız için çok iyi örnek. Употребление незаконных психотропных веществ - отличный пример для дочери.
Striptizciler küçük kızlar için örnek alınabilecek kişiler olmalı. Стриптизёрши должны быть живым примером для маленьких девочек.
Geri kalanınız da yeni gardiyanlar için iyi birer örnek olup buradaki George'a saygı göstersin. А все остальные, покажите пример новым сотрудникам и покажите Джорджу хоть каплю уважения.
Dinleyin. Hayalim, Güney Kharun'un Afrika için parlak bir örnek olması. Моя мечта - сделать Южный Карун ярким примером для всей Африки.
Ve o örnek, o koçun bize gösterdiği aynı senin de Jasmine'e ve tüm arkadaşlarına gösterdiğin gibi. И тренер подавал нам пример, так же, как вы подавали его Жасмин и ее подругам.
Limonlu kekten vazgeçmek ya da ikinci şişe Merlot'tan örnek oluşturmak için daha mantıklı bir yol olabilir. Отказ от лимонных пирогов и еще одной бутылочки вина Мерло это более правильный способ дать пример.
Bu yüzden birçok daha sonra bağımsız olan Afrika ülkeleri oluşturulan bu Gana bayrağını örnek olarak almışlar ve bayraklarını Pan-Afrikan renklerden oluşturmuşlardır. Многие другие африканские страны, получившие независимость позже, видели во флаге Ганы пример и выбирали похожие флаги, с тем, чтобы выразить панафриканскую идею.
Aralık 1993'te UNESCO Tubbataha Resifleri Milli Parkı'nı çok yüksek yoğunlukta deniz türünün bulunduğu bir atol resifine benzersiz bir örnek olarak bir Dünya Mirası alanı ilan etti; В декабре 1993 года ЮНЕСКО включила природный парк рифа Туббатаха в список Всемирного наследия как уникальный пример атоллов с очень высокой плотностью морских видов;
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.