Beispiele für die Verwendung von "Bir davayı" im Türkischen

<>
Bir davayı bitirmek göründüğünden daha zormuş! Расследовать дела тяжелее, чем кажется!
Bir davayı çözerek ona kemik atmış olduk. Раскрыли глухое дело, бросили ему кость.
Evet, şişirme bir davayı. Да. По небрежно расследованному делу.
Dün yeni bir davayı sonuçlandırdı, çocuğu kamu hizmetiyle kurtardı. Он только вчера закрыл дело, парню дали общественные работы.
Sancılarım sürükleyici bir davayı gün yüzüne çıkardı. Мои тяжкие труды явили миру любопытное дело.
Bir davayı kapatırken, - asla, asla bir daha yapamazsın! Когда я закрою дело, ты больше никогда так не сделаешь!
Böyle önemli bir davayı tartışmak her avukatın hayalidir, biliyor musun? Ты понимаешь, что о таком важном деле мечтает каждый адвокат?
Şu anda senin de suç ortağı olduğun bir davayı soruşturan federal bir ajan. Она - федеральный агент, расследующий преступление, в котором ты теперь соучастник.
Eski bir davayı çözmem için yardımınıza ihtiyacım var. Нужна ваша помощь в расследовании одного старого дела.
Burada olan şey; sıcak politika tutumlarının yasal bir davayı karalamasıdır. У нас здесь злободневный политический вопрос, маскирующийся под юридический прецедент.
Özellikle bir davayı kazandığı zaman. Особенно, когда выигрывал дело.
Farklı bir davayı araştırıyorum ve bence bana yardım edebilirsin. Я расследую другое дело. Думаю, вы можете помочь.
Sıradan bir davayı kaybetmeye dayanabilirim ama bu sefer ki önemliydi. Я могу принять поражение, но это дело имело значение.
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
Yine mi? Davayı toparlamasını söylemiştim. Я сказал ему бросить это дело.
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
O halde davayı nasıl araştırıyoruz? Как нам тогда вести расследование?
Afgan büyümek babanın seni hiç bir sebep yokken sabah'da uyandırmasıdır, çünkü hayatta tembelliğe yer yok. Папа поднимает вас с постели в шесть утра в выходной без всякого повода, просто потому что вам никогда нельзя лениться.
L bu davayı birkaç gündür inceliyordu. L уже начал расследование этого дела.
Artık herhangi bir sağlık çalışanının, üst düzey yöneticinin, yönetimin ve yönetim kurulunun; sağlık konularında herhangi bir medya aracına bilgi erişimi sağlamaması talimatını veriyorum. Настоящим я предписываю и отдаю распоряжение о том, что ни один сотрудник или руководитель учреждений здравоохранения не должен предоставлять средствам массовой информации любого рода какую - либо информацию по вопросам здравоохранения.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.