Beispiele für die Verwendung von "mücadele ediyor" im Türkischen

<>
Dâhi beyinler mücadele ediyor. Когда сражаются великие умы.
Senin için başka kim mücadele ediyor? Кто еще будет за тебя бороться?
Islak, yapış yapış bebek çıkmak için mücadele ediyor! Мокрый, грязный ребенок пробивает себе путь через слизь!
Şimdi de sakatlık maaşını almak için mücadele ediyor. И сейчас она вынуждена выбивать пособие по инвалидности.
Çok uzun süredir bununla mücadele ediyor. Он уже давно борется с этим.
Lindsay Lohan suçlamalara karşı mücadele ediyor. Güney Kaliforniya'daki kuyumcu dükkânından, 500 dolarlık bir kolye çalmış. Линдсей Лохан отвергает обвинения в том, что украла из ювелирного магазина колье за $ 2,500.
İçten içe kendiyle mücadele ediyor. Она борется сама с собой.
Bannon çok güçlü gözüküyor ve Walker mücadele ediyor. Беннон выглядит очень мощно и Уолкеру приходиться выкладываться.
Balık biçimsiz düşmanıyla içgüdüsel olarak mücadele ediyor. Рыба инстинктивно борется против почти бесформенного врага.
Pençe, hareket ediyor. Коготь, он идет.
Makalenin yazıldığı yaz aylarının sonlarına doğru, Kriz Dernekleri ve Genç Yaşıt Eğitimi Birliği ('Y - PEER "), neden kız kaçırma geleneğine karşı mücadele edilmesi gerektiğini anlatan kısa skeçler sunarak karşı kampanyalarına devam etti. Позднее тем же летом была написана статья, а Ассоциация кризисных центров и Молодёжная сеть равного обучения "Y - PEER" продолжили кампанию посредством небольших зарисовок о том, почему нужно бороться с похищением невест.
Eh, deprem korkusuna işaret ediyor, sence de öyle değil mi? Ну, это говорит о страхе перед землетрясением, не так ли?
Konuşmacılar birbirlerini geleneksel ve dijital medya konusundaki işbirliğinin gelişimden ve "Batılı ana akım medyası" nın bilgi kaynaklarını kontrol etmeye yönelik girişimlerine karşı ortak bir şekilde mücadele edilmesinden dolayı tebrik ettiler. Выступавшие поздравили друг друга с улучшением сотрудничества между традиционными и цифровыми СМИ и их коллективных усилий по борьбе с попытками "западных СМИ" контролировать информационное пространство.
Oprah, bunun yerine bağış yapmamızı tavsiye ediyor. Опра говорит, что щедрое пожертвование лучше всего.
Bu şans için mücadele ettin. Ты боролся за этот шанс.
Jake, sonunun seksle biteceğini garanti ediyor. Он гарантирует, что оно закончится сексом.
Onun için mücadele etmeye ne kadar istekli olduğun. И насколько сильно твое желание бороться за это.
Oren sürekli senden söz ediyor. Орен постоянно говорит о вас.
Uğruna mücadele edecekleri bir gelecekleri olur. будущее, за которое стоит бороться.
Ayrıldık, ama hala devam ediyor. Мы расстались, но это продолжается.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.