Beispiele für die Verwendung von "olduğu" im Türkischen

<>
Fakat bu meblağın az bir kısmı HIV ve AİDS 'İN aşırı yaygın olduğu Afrika'ya gitti. Но лишь часть этих денег направляется в Африку, где просто бушуют эпидемии спида и ВИЧ.
Evde tamamen güçsüz olduğu için işyerinde güçlü ve başarılı biri haline gelen pek çok kadından biri. Она - классический тип эмоционального переноса: сильная и крепкая на работе потому что беспомощна дома.
Aslında beklediğimden kolay oldu. İyi bir çocuk olduğu ortaya çıktı. Öpüştük, barıştık. Это легче, чем я мог бы подумать потому что он хороший парень.
Ama aşırı derecede tehlikeli olduğu konusunda sizi uyarmalıyım. Но должен предупредить, что он крайне опасен.
Eşini bir başka erkekle aldatan iffetsiz bir kadının olduğu anlamsız bir evliliği ne diye kıskanayım ki? Как можно завидовать браку, в котором самовлюблённая и бесстыдная жена крутит роман с другим мужчиной?
Fajın, sadece proteinden bir kabuk ve içindeki DNA'dan ibaret olduğu biliniyordu. Оказалось, что бактериофаг состоит из белковой оболочки, внутри которой находится ДНК.
Benzer suçlara verilen tepkilerden ve katilin Arap veya Müslüman olduğu, tartışmalı bir geçmişi olan durumlardan daha yavaş olduğu belirtildi. Биография предполагаемого убийцы также не являлась темой для обсуждения, как это, скорее всего, было бы, будь он был арабом или мусульманином.
Sanki, evrenin yaymakta olduğu saf, cinsel enerjiye yeni ulaşıyor gibiyim. Как будто я нажала на кнопку сексуальной энергии, которую испускает вселенная.
senelik cenaze eşyalarının kazısı ve korunması hakkında doğrudan tecrübeli birine ihtiyacımız olduğu çok belli. Очевидно, нужен человек с практическим опытом обращения с древностями, которым больше лет.
Sahibim tüm kölelerini siklerinin ya da amlarının yakınından damgalatırdı. Sarhoş olduğu geceler kadar zevk alırdı bundan. Мой господин клеймил всех своих рабов рядом с членом и вагиной, которыми наслаждался пьяными ночами.
Aslında tam olarak bir şeyin olduğu zamandan (örneğin bir şehrin kuruluşu) o ana şahitlik etmiş olan tüm insanların öldüğü zamana kadar olan süreyi vurgular. Первоначально он означал промежуток времени от момента, когда что-то произошло (например, закладка города), до второго момента, когда все жившие на первый момент люди умерли.
Çoğunlukla olduğu gibi Egyptian Leftist web sitesi "Per'i Bırakın" resimlerini ilk yayınlayan oldular. Сейчас Пер находится в одной из комнат аэропорта, где нет других людей и где он ожидает объяснений полиции.
En değerli oyuncu olduğu için steps yapmış olmuyor mu yani? Оно не движется, потому что он- самый ценный игрок?
Muhtemelen sistemimiz bunu takip etmekte ısrarcı olduğu için. Видимо, потому что система на этом настаивает.
Oğlumuz bu sabah hayatta olduğu için çok şanslı ve bu senin sayende olmadı. Нашему сыну повезло, что он жив этим утром, не благодаря тебе.
Karşılığında ne yaptığını çözemiyoruz ama Weber'in kulak misafiri olduğu aramanın izini sürdük. Никто не знает. Но мы отследили звонок, о котором говорил Вебер.
Bu modelde ses hızı, geçildiği takdirde süperakışkanlığın yok olduğu kritik hızdır. В этой модели скорость звука является "критической скоростью", выше которой сверхтекучесть разрушается.
Stratosferde sıcaklık, yükseklik arttıkça artarken stratopoz ise sıcaklığın azami olduğu bölgedir. В стратосфере температура повышается с увеличением высоты, а стратопауза является слоем, где температура достигает максимума.
Saçmalık bu. Carmen onların büyüsü altında olduğu için koruyucu anneyi oynuyor. Çünkü sen öyle istiyorsun. Кармен играет в заботливую маму, потому что ты ее заставил, тебе так захотелось.
Sadece hepimizinde bildiği gibi en disiplinli çalışanız o olduğu için değil, ayrıca harika envanterleri var da ondan. И не только потому что она главная привереда офиса, но и потому что у неё отличная корма.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.