Ejemplos del uso de "iddia ettiği" en turco

<>
Şu Inoue herkesin iddia ettiği gibi şeytan dahi olsa Ferreira ona karşı durur. Даже если Иноуэ дьявол, как все говорят, Феррейра бы противостоял ему.
Asiller tahtta hak iddia ettiği için hala kızgın. Дворяне уже ненавидят его за попытку узурпировать трон.
Bu, Nicole'un cinayeti gördüğünü iddia ettiği zaman. Именно в это время Николь якобы видела убийство.
Yani savunmanın iddia ettiği gibi bir tehdit ortada yoktu? Так мистеру Чёрчу не угрожали, как утверждает защита?
Bence aşk konusunu açan kişi, âşık olduğunu iddia ettiği kişiden daha âşıktır. Исходя из моего опыта, влюблён именно тот, кто поднимает тему любви.
Marino da mübarek Rabbimizin kendi kefeni olduğunu iddia ettiği sıradan bir bez parçasını sergiliyormuş! Они утверждают, что покров, который висит в Морино это покров наши Господа.
1984'te, Suriye Savunma Bakanı Mustafa Tlass, Yahudilerin Şam'da kanlarını Matza yapmakta kullanmak üzere Hıristiyan çocuklarını öldürdüklerini iddia ettiği "Siyon Matzası" adlı bir kitap yayımlamıştır (bkz. В 1984 году министр обороны Сирии Мустафа Тласс опубликовал книгу под названием "Маца Сиона", в которой утверждалось, что евреи убили христианских детей в Дамаске, чтобы сделать мацы (см. Дамасское дело).
1982 yılında Britanya'nın kalan denizaşırı topraklarını savunma kabiliyeti Arjantin'in İspanyol İmparatorluğu döneminden beridir üzerinde hak iddia ettiği Falkland Adaları'nı işgal etmesiyle sınandı. В 1982 году Британия в военном конфликте отстаивает одну из своих последних колоний - Фолклендские острова, на которые претендует Аргентина, основываясь на притязаниях времён Испанской империи.
Ne de olsa psişik olduğunu iddia ediyor. Если она говорит, что она медиум.
Grazia SA bir Afrikalı olmanın ne anlam ifade ettiği hakkındaki düşüncelerini açıkladı ve Afrika ile ilgili 'dokuz bilinmeyen gerçek' adında bir link paylaştı: Мы африканцы не потому, что родились в Африке, мы африканцы потому, что Африка живёт в нас.
Şüphelinin kimliğini belirleyebileceğini iddia ediyor. Утверждает, что знает подозреваемого.
Bugün Lena'nın yardım ettiği kız bu. Эта девушка, которой помогла Лина.
Yüzbaşı Beckett, bu adam sizin başınızın belada olduğunu iddia ediyor. Капитан Беккет, этот тип утверждает, что вы в беде.
Senin annen gösteri devam ettiği sürece yaşamaya devam edecek. Твоя мать жила, потому что шоу всегда продолжалось.
Demek ki, masum olduğunu iddia ediyorsun. Значит, ты утверждаешь, что невиновна.
Nick'in yardım ettiği bir sürü insan var. К тому же Ник очень многим помог.
Carla bir çeşit uyuşturucu teslimatı olduğunu iddia ediyor. Карла утверждает, что была какая-то доставка лекарств.
"Herkesin nefret ettiği şeylere ben de karşıyım." Я против всех тех вещей, которые все ненавидят!
Doctok Jackson kısa bir süreliğine eski haline döneceğini iddia ediyor. Доктор Джексон утверждает, что скоро вернётся в прежнее состояние.
Bana önceden elinde olan ama Başkan Obama gelip yeminini ettiği günden bu yana sahip olamadığın özgürlükleri say. Назовите мне свободы, что у вас были до присяги Обамы, которых у вас нет сейчас.
Los ejemplos del uso de palabras en diferentes contextos se proporcionan únicamente con fines lingüísticos, es decir, para estudiar el uso de palabras en un idioma y sus opciones de traducción a otro. Están recopilados automáticamente de fuentes abiertas utilizando tecnología de búsqueda basada en datos bilingües. Si encuentras un error ortográfico o de puntuación en el original o en la traducción, utiliza la opción "Informar de un problema" o escríbenos.

En esta sección, puedes ver cómo se usan las palabras y expresiones en diferentes contextos con los ejemplos de traducciones realizadas por profesionales. La sección Contextos te ayudara a aprender inglés, alemán, español y otros idiomas. Aquí puedes encontrar ejemplos con las frases verbales, expresiones idiomáticas y palabras ambiguas en textos de diferentes estilos y temas.

Los ejemplos se pueden ordenar por traducciones y temas, y también se puede realizar una búsqueda más precisa en los ejemplos encontrados.