Sentence examples of "ölmek" in Turkish

<>
Bunu hakketmediğimi biliyorum. "" Bugün ölmek istedim ama senin umrunda olmazki " Той ночью я хотел бы умереть, но не страдать из-за своей вины.
Biliyorsun, kimse ölmek zorunda değil. Знаешь, никто не обязан умирать.
Soğuk ve karanlık bir yerde, yalnız başına ölmek gibi birşeydi. Это было похоже на смерть в холоде, темноте и одиночестве.
Bedeni ölmek üzere. ve yeni bir beden bulması lazım. Её старое тело умирает, и ей нужно новое.
Biri, yaşamak istediğin için ve diğeri de, ölmek istediğin için olabilir mi? Первое, потому что хочешь жить, или второе, потому что хочешь погибнуть?
Sadece iki saat için o oldum ve ölmek istiyorum. Я побыла ей часа и мне уже хочется сдохнуть.
Şimdi, Bayan Lacey, Ölmek üzere olan bir adam nasıl buraya kadar tek başına gelebilir? Ну, миссис Лэйси, как этот парень мог добраться сюда один, если он умирал?
yılında, Pasifik Adalarından San Francisco'ya gemiyle yolculuk yapan ve ölmek üzere olan bir avukat tarafından yazılmış. мое внимание случайно приковал дневник, написанный в умирающим юристом по пути с Тихоокеанских островов в Сан-Франциско.
Biri ölmek üzere, yarbay ve maalesef ölümü onun ellerinden olacak. Кто-то вскоре умрёт, командор и это будет его рук дело.
Ölmek senin için sorun olmayabilir ama benim daha iyi planım var. Ты можешь спокойно умереть, но у меня есть план получше.
Bak, belki de mutsuz, kimsesiz yaşında biri olarak ölmek istemiyorumdur. Слушай, я не хочу умирать грустной и одинокой даже в лет.
Çünkü senin durumunda, ölmek iyi bir intikam yolu değildir. Ведь в твоем случае смерть - не лучший способ мести.
Nüfusumuzun çoğu, silahlı kuvvetler personeli de dahil, ölmek üzere ya da öldü. Большая часть нашего населения, включая вооруженные силы, умирает или они уже мертвы.
Ölmek bahasına da olsa onunla karşılaşmaya cesaretim var. Eğer mesleğimizin risklerinden biri buysa, bunu biliyorum. Капитан, я готов умереть, когда мы выполняем свой долг, но это совсем другое.
Ama burada ölmek zorunda da değiliz. Но мы не должны умирать здесь.
Büyük bir savaşta ölmek iyi bir şey değil mi? Разве это не хорошо, умереть в великой битве?
Bahsettiğim kader ölüm değil bu arada, zira ölmek çok kolay. И я не имею в виду смерть, ведь умереть легко.
Bu da onlara savaşmak, uğrunda ölmek için bir sebep sundu. Это давало им что-то, ради чего можно сражаться или умереть.
Jonathan genç ölmek istiyor, Martin. Мартин, Джонатан хочет умереть молодым.
Kendini imha ediyorken bile, daha fazla çuvallamak, kaybetmek, ölmek ve diğerlerinden daha fazla kokmak zorundasın. При всем саморазрушении ты хочешь проиграть крупнее, потерять больше, умереть раньше других, вонять сильнее других.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.