Sentence examples of "ünlü birinin" in Turkish

<>
Lütfen şimdi biri ünlü birinin ismini söylesin. Пожалуйста, кто-нибудь назовите имя известного человека.
Hayır, ünlü birinin bunu yapacağını sanmıyorum. Нет, вряд ли знаменитости этим занимаются.
Myanmar'ın ünlü Bagan tapınaklarından bazılarının yıkımına ait fotoğraflar aşağıda bulunmakta: Ниже вы можете увидеть фотографии повреждений, которые получили некоторые знаменитые храмы Багана:
"Yüksek sesle konuştuğumuz için mi, yoksa dar görüşlü insanlar olmadığımız için mi bilmiyorum. Otobüsteyken, bir jinekologla yüksek sesle konuşabiliriz.... Arjantinliler psikanalize tabi olurlar, birinin partnerinin hayatıyla ilgili analiz yapıyor olduğunu duymak yaygındır." Можем в автобусе в полный голос обсуждать свои проблемы с гинекологом.... Аргентинцы часто обращаются к психоаналитикам, так что можно часто услышать кого - нибудь, анализирующего жизнь своего партнера ".
Heykelin arkasındaki nina bir zamanlar ünlü Gülistan sinemasıydı. Когда - то здание за скульптурой было известным кинотеатром "Gulistan".
Atnaf gibi genç birinin söndürülen hayâllerinin acı gerçekliği en iyi şekilde bu yazıyla ortaya koyuluyor: Грустная реальность подавленных устремлений кого - то такого молодого, как Атнаф, лучше всего отражена в этом посте:
Her ne kadar ünlü Tony Amcama saygım olsa da oyuncular, sana uyum göstermiyorlar. Я очень уважаю своего знаменитого дядю Тони а вот игроки относятся к тебе по-другому.
Bir gün birinin üstüne çok gidilecek ve kim bilir o biri neler yapacak. Однажды доведешь человека до крайности, тогда узнаешь, на что он способен.
"Galli şair Dylan Thomas'ın en ünlü şiiri hangisidir?" "Какую знаменитую поэму написал уэльский писатель Дилан Томас?"
Ancak birinin bu kapıları kullanıp terasa çıkması ve oradan da çalışma odasına girmiş olması çok muhtemel. Но кто-то мог пройти через эту дверь, выйти на террасу, и оттуда в кабинет.
Beyzbol'da veya başka birşey de ünlü olmuş biri? Какого-нибудь известного учёного, бейсболиста или ещё кого?
Birinin cesaretini toplayıp bu puştu vurmasının zamanı gelmişti. До чего ж вовремя кто-то сподобился пристрелить ублюдка.
Şu sahnede ünlü birisi için yemek yaptığı gösteriye mi? Она готовила обед для какой-нибудь знаменитости прямо на сцене?
Birinin mektubu okuyup bana bir cevap vermesi gerek! Кто-то должен прочесть письмо и дать мне ответ!
Onu yayınlayacağım ve ünlü bir yazar olacaksın. Вы будите издаваться и станете знаменитым писателем.
Bu iş yüzünden, birinin günah keçisi seçilmesi gerekebilir. Кто-то должен взять на себя вину за все это.
Ünlü bir şef olacaktım. Собиралась стать знаменитым поваром.
Neden birinin benden daha iyi olması beni bu kadar delirtiyor? Почему меня так пугает, что кто-то окажется лучше меня?
Dewey ünlü biriymiş gibi Palm Springs'te tatil yapsın, ben de teçhizat odasında durayım öyle mi? Дьюи получает оплачиваемый отпуск в Палм Спрингз как знаменитость, а я застряла в этой комнате?
Bunun yerine sigaraları taneyle alıyorsun her birinin sonuncu olacağından eminsin. Ekleyecek bir şeyin var mı John? Так что вы покупаете одноразовые сигареты, будучи уверенным, что каждая из них будет последней.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.