Sentence examples of "şikayet" in Turkish

<>
Ortağının seninle ilgili şikayet tutanağı tutturmayı düşündüğünü biliyor muydun? Знаешь, твой напарник хотел подать на тебя жалобу.
Bi kaç ay önce, lobideki fahişelerden şikayet etmeye başlanmış. Несколько месяцев назад кто-то начал жаловаться на проституток в вестибюле.
Anne babalar, çocuk yetiştirmekten neden bu kadar.... şikayet eder hiç anlamam. Не пойму, почему родители постоянно жалуются, что им трудно с детьми.
Bütün gün olay ve gıda hakkında şikayet edip durdular. Они весь день жаловались на мероприятие и на еду.
Kaç defa o sandalyede oturup, sanat programı ile ilgilenmediğim için şikayet ettin. Сколько раз ты сидел и жаловался Что я не забочусь о программе искусства.
Tim beni dinle. Eğer şikayet etmeyi sürdürürsen eve geri götürürüz seni, tamam mı? Слушай, Тим, будешь жаловаться, высажу твою задницу у дома, ясно?
Bir seneden fazla bir süre önce bir şikayet yapılmıştı. O zaman henüz tanışmamıştık. Год назад, когда мы ещё не были знакомы в полицию поступила жалоба.
Ve ben insanlardan hiç bir şikayet gelsin istemiyorum. И я не хочу получать жалобы от людей.
Ve o burada, mahalledeki fahişelerden şikayet ederken, Koluna bir iğne batırdım. И пока он жаловался на местных шлюх, воткнул ему иголку в руку.
Suçlamada bulunulmaması için ikna ettin, şikayet imzası geri çekildi, dosya kapandı. Вы убедили потерпевшего не выдвигать обвинение, изъяли подписанное заявление, развалив дело.
Lâkin bu kitapları başkası alacak olursa siz de Bakanlık'a şikayet edersiniz. Ничего. Если книги купит кто-то другой, вы можете пожаловаться министрам.
Joe, iki tane goril gibi adamın beni tuttuğunu ve bir karavana attığını şikayet etmek istiyorum. Джо? Я хочу пожаловаться на двух горилл, которые арестовали меня и кинули в грузовик.
Alex, İK senden bir şikayet aldı. Алекс, отдел получил от вас жалобу.
Bir daha böyle davranışta bulun, karın buradaki koşullar hakkında şikayet etmek zorunda kalmayacak. Еще одна такая выходка и ваша жена больше не будет жаловаться на здешние условия.
Onlar şikayet eder, uyur, yemek yer, ve Müge Anlı izlerler. Они едят, спят, жалуются и смотрят "Сто к одному".
Ve oğlun seni sadece ses ve sigara dumanından şikayet geldiğinde seni ziyaret ediyordu. И сын навещал его только когда соседи жаловались на шум и сигаретный дым.
Stoner şikayet etti ama aslında neden şikayet ettiğini kendi de bilmiyor çünkü ona hiç dokunmadım. Стоунер жаловался, но непонятно, почему, ведь я ни разу его не коснулся.
Ablacığım, şikayet etmek istemem ama bu seferki boş. Сестрёнка, не хочу жаловаться, но тут пусто.
Sullivan, sanırım Dedektif Esposito'yı sana karşı şikayet formu doldurmaması için ikna ettim. Салливан, думаю, я убедил детектива Эспозито не подавать на тебя жалобу.
' lerin sonunda Paris'in her yerinden vatandaşlar aşırı kalabalık mezarlıktan saçılan korkunç kokulardan şikayet etmeye başlamış. В конце века жители всего Парижа начали жаловаться на ужасный запах разлагающихся тел на переполненном кладбище.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.