Sentence examples of "Doğu" in Turkish

<>
1945 yılında Doğu Prusya'da yaralandı ve Stuttgart'taki evine taşındı. В 1945 году был ранен в Восточной Пруссии, после чего был отправлен в Штутгарт.
Parkta, nehir doğu ve güney-doğu doğrultusuna döner. В заповедниках река поворачивает на восток и затем на юго-восток.
25 Şubat 1943, Blitar, Doğu Cava, Hollanda Doğu Hint Adaları), Endonezyalı ekonomist ve siyasetçi. Родился 25 февраля 1943 в городе Блитар (провинция Восточная Ява) в период японской оккупации Индонезии.
Doğu yakasından bir çavuş tüm departmanda fısıltılar dolaştığını söyledi. Сержант из восточного говорит, уже весь департамент гудит.
Frodo ve Sam doğu kıyısına varmış olacaklar. Фродо и Сэм уже на восточном берегу.
Şam vakasının ardından Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da pogromlar yayıldı. Они прошли по многим городам Ближнего Востока и Северной Африки.
Sayın Başkan Yardımcısı, Orta Doğu hakkında böyle espriler yapar mıydınız? Мадам вице-президент, вы бы стали так шутить о Ближнем Востоке?
New Orleans da dahil olmak üzere doğu yakasında bir sürü fabrikaları var. У них есть производства по всему восточному побережью, включая Новый Орлеан.
Doğu Avrupa'ya ve Tayland'a gitmeyi düşünüyor musun? Ты собираешься в Восточную Европу и Таиланд?
Bu Polonya'yı ve muhtemelen tüm doğu bloğunu kapsıyor. Оба, Польша и потенциально весь восточный блок.
Joseph von Hammer-Purgstall (9 Haziran 1774, Graz - 23 Kasım 1856, Viyana), Avusturyalı tarihçi, diplomat ve Doğu bilimleri uzmanı. 9 июня 1774, Грац - 23 ноября 1856, Вена) - австрийский историк - востоковед и дипломат, исследователь и переводчик восточных литератур.
Amerika'nın Doğu kıyılarında, teknelerle Atlas Okyanusu'na götürülen mültecilerin görüntüsünün ise, Dunkirk'i anımsattığı söylendi. Говорят, Восточное побережье Америки напоминает эвакуацию из Дюнкерка. Корабли увозят беженцев в Атлантический океан.
Ramu ve Maru, doğu tarafını arayın. Рам и Мал ищите в восточном крыле.
Bu doğu uygulamalarının çoğu sadece zırva. эти восточные практики в основном чушь.
Her savaşın kendince silahları vardır ama Yukarı Doğu Yakasında, savaşın kuralları basittir burada kural yoktur! У каждого есть свое оружие. А на Верхнем Ист Сайде правила битвы просты нет никаких правил.
Dün gece, doğu yakasındaki güvenli bölge olan Lexington ve .sokakta başka bir istila meydana geldi. Прошлой ночью безопасная зона Ист-Сайд пострадала от очередной атаки на пересечении Лексингтон и Восточной -ой улиц.
Pekala, bana Yukarı Doğu stiliyle yardım etmeye hazır mısın? Хорошо, ты готова помочь мне в стиле Верхнего Ист-Сайда?
New Jersey'de yaşıyor ve kasvetli Doğu yakasının üst kısımlarında oturuyor. Он работает в Нью-Джерси, а живет в верхнем Ист-Сайде.
Eğer o L.A. "e gidiyorsa, ben de Doğu" ya gideceğim. Ну, если он в Лос-Анджелес, то тогда я пойду на восток.
O füzelerden tanesi içinde biyolojik madde bulunan bir halde doğu kıyılarındaki şehirleri hedef almış durumdalar. Так вот, сейчас три ракеты снаряжены патогеном и нацелены на города нашего восточного побережья.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.