Sentence examples of "anlaşma yapmaya" in Turkish

<>
Benim anlaşma yapmaya niyetim yok, ama hastane anlaşmalı. Я не намерена улаживать дело, но больнице прийдется.
Kurucu ile anlaşma yapmaya? Заключать сделки с Основателем?
Zelena bu işten sağ kurtulursa seninle bir anlaşma yapmaya hazırım. Если Зелена останется жива, то я готов предложить сделку.
Ve bir anlaşma yapmaya çalışalım. И мы постараемся заключить сделку.
Bir anlaşma yapmaya çalıştılar ama Andre teklifini düşürdü. Они пытались договориться, но Андре сбивает цену.
Sözün özü şu ki Tanaka ile anlaşma yapmaya çalışma konusunda ikimiz de haklıydık. Главное, что мы оба были правы, пытаясь заключить сделку с Танакой.
Formosa ve Vietnam hükümeti arasında milyon dolarlık bir anlaşma olmasına rağmen, hükümetin yavaş hareket etmesi ve çelik fabrikasının sahibi olan holdingin sorumluluktan yoksun oluşunun yarattığı öfke ve hüsran ülke sınırlarını aştı ve geçen bir yılda da devam etti. Медлительность правительства, а также отсутствие подотчетности в отношении металлургического завода вызвали гнев и отчаяние, которые вылились в массовые протесты по всей стране и продолжаются уже целый год, хотя правительство Вьетнама и заключило с заводом соглашение на миллионов долларов США.
Biz de bunu yapmaya çalışıyorduk. Это мы и пытались сделать.
Nelson Davies'le bir anlaşma yaparız. Evi satışa çıkmış gibi gösteririz. Мы договоримся с Нельсоном Девисом, и дом продаст компания.
Aslında, tam tersini yapmaya çalışıyorum. Вообще-то, я пытаюсь сделать противоположное.
Bu dünyada güçlerim sınırlı işte bu yüzden sana bir anlaşma önermeye geldim. Мои силы здесь ограничены, и поэтому я явился тебе предложить сделку.
Jack'e bir iğne yapmaya çalışıyorlardı. Они хотели сделать Джеку укол.
Tam da Suriye'de eşi benzeri görülmemiş bir çok ilginç anlaşma yapmak üzereydim. Я сейчас в процессе очень интересных переговоров, кое-что уникальное в Сирии.
İşte benim yapmaya çalıştığım da bu. Вот, что я пыталась сделать.
Anlaşma yok, iyilik yok. Anladın mı? Никаких сделок, никаких одолжений, понятно?
Bunu bana bir daha yapmaya kalkma! Не смей так со мной поступать!
Boşanırken daha iyi bir anlaşma yapabilmek için çabalıyordu. Она просто пытается получить лучшие условия при разводе.
Beni daha güçlü yapmaya çalışıyorlardı. Они пытались сделать меня сильнее.
Shawn, ne zaman Despereaux ile bir anlaşma yapsak, hep kötü bitiyor. Шон, когда мы имеем дело с Десперо, это всегда заканчивается плохо.
Yapmaya çalıştığımız şey bu değil miydi? Разве не это мы пытались сделать?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.