Sentence examples of "izin vermiyorlar" in Turkish

<>
Teşekkürler ama içeride sigara içmene izin vermiyorlar. Спасибо. Но в палате курить не разрешают.
Akşamki dövüş için bile çıkmama izin vermiyorlar. Они даже не отпустили меня на бои.
Dışarı çıkmamıza izin vermiyorlar. Они нас не выпустят.
İngilizler, silahlarla talim yapmamıza izin vermiyorlar bu yüzden biz de taşlarla yapıyoruz. Англичане не позволяют нам упражняться с оружием, так мы упражняемся с камнями.
Kimsenin yaklaşmasına izin vermiyorlar. Туда никого не пускают.
Bir litre su içtim ve işememe izin vermiyorlar. Я выпила литр воды и очень тянет пописать.
Seni seviyorum ama herkesi görmeden rolü vermeme izin vermiyorlar. - En kısa sürede haber veririm. Обожаю тебя, но мне не позволят это сделать сейчас, пока я не посмотрю всех.
İnzibatlar odama çıkmama izin vermiyorlar. Военная полиция меня не выпустит.
Buraya yemeğinle girmene izin vermiyorlar. Туда со своей едой нельзя.
Artık Laguna'da çekim yapmamıza izin vermiyorlar. Нас не пускают снимать в Лагуну.
Sorun şu ki, doktorlar henüz araba kullanmama izin vermiyorlar. Только проблема в том, что врачи запретили мне водить.
Ofis dışına çıkmama pek izin vermiyorlar da. Мне не часто удается покидать мой кабинет.
Ama oynamana bile izin vermiyorlar. Тебе же не разрешат играть.
Bu hatunlar bizi esir aldı ve gitmemize izin vermiyorlar. Да, эти чики закрыли нас и не отпускают.
Bir başka konu ise internete yüklenen içerikler ile ilgili topluluk haklarıydı, aktivistlerin yaşlılardan veya başkanlardan izin alması veya almaması gerektiği, hangi koşullarda olacağı ve açık lisansların konuya nasıl dahil olabileceği idi. В центре другой дискуссии оказались права местных общин на размещаемый в интернете контент: должны ли интернет - активисты спрашивать разрешения у старейшин и лидеров общин, и если должны, то в каких именно случаях, и какую роль в урегулировании подобных вопросов смогло бы сыграть использование свободных лицензий.
Bana yiyecek ya da içecek bir şey vermiyorlar. Мне не дают ни еды, ни питья.
Laneti kırmam için yapmam gereken büyüyü gerçekleştirmeme ruhlar izin vermeyecektir. Духи не позволят мне колдовать, я должна снять проклятие.
Bana görevlerde silah bile vermiyorlar. Они мне не дают оружие!
Boş kargo ambarlarından birini botanik bahçesine çevirmek için izin istiyorum. Я бы хотел попросить разрешение переделать пустой склад в оранжерею.
Yiyecek bir şey vermiyorlar mı? Они тебе что-нибудь дают поесть?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.