Sentence examples of "paylaşmak" in Turkish

<>
Düşündüm ki, sonunda Dünyanın geri kalanı ile onu paylaşmak zorunda değilim. Я думал, что наконец-то смогу разделить с ней остаток своей жизни.
Bunu arkadaşınla paylaşmak isteyeceğimi mi düşünüyorsun? Ve onun eski suçlu nişanlısıyla? Думаешь, я хочу делиться с твоей подругой и её отсидевшим дружком?
Öncelikle dört sene boyunca Fransızca dersleri aldığım için ne kadar pişman olduğumu seninle paylaşmak istiyorum. Во-первых, хотела бы поделиться с вами, насколько я жалею о годах изучения французского.
Gerçek demişken benimle paylaşmak istediğin bir şey var mı, Sammy? И говоря о правде, ничего не хочешь рассказать, Сэмми?
Sana şunları söylemeye geldim. Ödülü veya övgüyü başkasıyla paylaşmak istemiyorsan bu konuda sana yardımcı olabilirim. Я позволю себе предположить, что ты не хочешь делить награду и славу с другими.
Eminim kibarca sorduğunda paylaşmak isteyeceği bir ya da iki tane sırrı vardır. Уверена, он с удовольствием поделится парой секретов, если хорошо попросить.
Biri benimle dondurma paylaşmak ister mi? Кто-нибудь хочет разделить со мной мороженое?
Google Chrome, Google Arama ve YouTube gibi uygulamaya yerleşik olan Google ürünleri kullanıcılara uygulamadan çıkmadan makaleler, videolar ve görüntüler bulmak ve paylaşmak için izin verir. Продукты Google, такие как Google Chrome, поисковая система Google и YouTube, встроены в приложение, чтобы позволить пользователям находить и делиться статьями, видео и изображениями, не выходя из приложения.
Dennis sadece senin başarını paylaşmak istiyor. Дэннис просто хотел поделиться твоим успехом.
Tim'in Brandy'yle paylaşmak istediği daha başka birçok şey vardı. Тим хотел бы рассказать Брэнди о многих других вещах.
Tabii, sen Lannisterlar ile ekmeğini paylaşmak istiyorsun. Нет, вы хотите разделить трапезу с Ланнистерами.
Çocukların bu etkinlikteki tek fırsatları zihnen uyarılmak ve gelişmek değil, aynı zamanda fikir alışverişinde bulunup sentezlemek, farklı ırklardan, cinsiyetlerden, geçmişten, ekonomik sınıflardan ve dini inançlardan çocuklarla deneyimlerini paylaşmak ve birbirleriyle etkileşime geçmektir. Возможность детей участвовать в этой деятельности - для них это не только умственный стимул, но и шанс общаться, обмениваться идеями, делиться опытом и взаимодействовать между собой, с людьми разных рас, пола, происхождения, экономического статуса и религиозных убеждений.
Bu yüzden Paella'yı paylaşmak, hayatın yükünü diğerleriyle paylaşmaktır. Поэтому поделиться паэльей значит поделить с другими бремя жизни.
Ne dersin evlat, lazanyayı paylaşmak ister misin? Что скажешь, парень, хочешь разделить лазанью?
İnsalar kilometrelerce uzaktan yemeklerini paylaşmak için gelirler. Yanlızca beraber olmak adına. Люди приезжали издалека, чтобы разделить еду, чтобы побыть вместе.
Sana anlatmam gereken birçok şey var ve seninle paylaşmak istiyorum. Я столько хотела бы рассказать тебе и разделить с тобой.
Ve Tanrı'nın onlara bahşettiği bu mutluğa dua edip neşelerini paylaşmak ve aşklarını kutlamak için buradayız. И молиться о благословении Божьем для них, разделить их радость и праздновать их любовь.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.