Sentence examples of "sınırı vardır" in Turkish

<>
Herkesin bir sınırı vardır. У всех есть предел.
Herkesin bir sınırı vardır, Catherine. У всех есть предел, Кэтрин.
Ama her insanın dayanabileceği direnme sınırı vardır. Но у каждого человека есть слабое место.
Gücün de bir sınırı vardır. Любая сила имеет свой предел.
Yıllardır devam eden çatışmada, yaklaşık 00 insan yerinden edildi ve şimdi kampta Çin sınırı yakınında kötü koşullarda yaşıyorlar. За время продолжающегося конфликта около человек были перемещены и теперь живут в лагерях недалеко от границы с Китаем в очень плохих условиях.
Bir sıvı çıkartmanın tehlikesi vardır. Существует опасность при получении жидкости.
Foley, Suriye - Türkiye sınırı arasındaki seyrine yardımcı olması için bir tercüman çalıştırıyordu. Фоули нанял переводчика для помощи в путешествии через сирийско - турецкую границу.
Öyle ama, oynamakla koçluk yapmak arasında yine de büyük fark vardır. Ну, понимаешь, существует большая разница между тренерской работой и игрой.
Egonun bir sınırı yok mu senin? У твоего самомнения есть какие-то границы?
Zaferde safını bilen esmer bir adama da yer vardır. Слава примет и мексиканца, который знает свое место.
Etkilerinin bir sınırı var. Его силы имеют границы.
Üstelik, bir ayağın karakteri vardır. А у ног есть свой характер.
O düşman aracı sınırı geçti ve sonra seni kaybettim. Какой-то объект пересёк границу, и я тебя потеряла.
Ama bazı zamanlar vardır ki bu küçük rahatlıklar büyük sorunlar ile karşılaşır. Но бывают времена, когда эти маленькие удобства становятся причиной больших трудностей.
Aaron, şu anda bulunduğum zaman sınırı, bilimcilere göre Terminatör kurallarıyla çalışıyor. Айрон, я нахожусь около границы времен, которую ученые окрестили принципом Терминатора.
Sana bir diyeceğim vardır. Я вам что-то скажу.
O sınırı aşıp duruyor. Он перешел эту черту.
Ön planda "Kırmızı ve Siyah" vardır, öğretmen değil. Если что, учитель-словесник может прикрыться "Красным и черным".
İsrail sınırı geçerse, yerel milisleri öne sürmeye ant içtiler. Они поклялись поднять местное ополчение, если израильтяне пересекут границу.
Semira, senin her zaman bir planın vardır. Семира, у тебя всегда есть свой план.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.