Sentence examples of "soruyor" in Turkish

<>
operatörü adamın beyaz mı, siyah mı yoksa İspanyol mu olduğunu soruyor ve... Оператор колл-центра спрашивает, какой национальности парень - белый, черный или латиноамериканец.
Kendi kendine konuşuyor, çok soru soruyor, falan. Говорит сама с собой, задает слишком много вопросов.
Merkez, neden aramızda bu tarz şeyleri önleyebileceğimiz bir ilişki olmadığını soruyor bana. Центр хочет знать, почему у нас нет взаимосвязи, предохраняющей от случившегося.
Mısırlı blogcu Mustafa, tekrar eden bu olayların hükümet tarafından gazeteciler için alınan yeni önlemler olup olmadığını soruyor: Египетский блоггер Мостафа (Mostafa) задается вопросом, являются ли подобные повторяющиеся случаи знаком того, что правительство принимает против журналистов новые меры:
Şu an da en iyi arkadaşın seni soruyor. И сейчас твой лучший друг спрашивает о тебе.
Çok genç bir adam barda seni soruyor. Тебя у бара спрашивал очень молодой человек.
O kadar para için bir başkasına soruyor olman gerekmez mi? Разве ты не должен у кого-то другого спрашивать подобную сумму?
İnsanlar bana hala annemi nerede ziyaret edebileceğini soruyor. Люди спрашивают меня, где можно навестить мать.
Kyle, küçük oğlum bana babasının yanlış bir şey yapıp, yapmadığını soruyor. Кайл, мой младший, спросил, сделал ли его отец что-то плохое.
Becky, canavarlar babamı öldürecek mi diye soruyor. Бекки спросила меня, убьют ли монстры папу.
Ama okumanı çok beğenmiş ve şu an Skype aracılığıyla tekrar yapar mısın diye soruyor. Но ты ему понравился, и он хочет устроить пробы сейчас, по Скайпу.
Mike, tamir etmek için mesaiye kalması gerekiyor mu diye soruyor. Майк спрашивает, надо ли работать сверхурочные, чтобы восстановить его?
Vorta danışmanı şüphelenmeye başladı. Sorular soruyor, benim sektörüme sürekli rutin güvenlik kontrolleri yapıyor. Здешний ворта-советник начинает что-то подозревать - он задает много вопросов, проводит внезапные проверки.
George kediyi aramaya bir daha ne zaman gideceğinizi soruyor. Джордж хочет знать когда вы снова пойдёте искать кота.
Efendim, Josh Lyman geldi, biraz görüşebilir miyiz diye soruyor. Сэр, здесь Джош Лаймэн, спрашивает примите ли вы его.
Skye her zamanki gibi çok soru soruyor ama sıradan bir operasyon olduğunu düşünüyorlar. Скай все-еще задает много вопросов, но они думаю что это обычное за...
Burt, kabilenin bir üyesi olmanın ne demek olduğunu soruyor. Берт здесь хочет знать, что значит быть членом племени.
Öncelikle neden basın bana Chicago'yu soruyor? Почему пресса спрашивает меня про Чикаго?
Çok fazla kişiye çok fazla soru soruyor. Она слишком многим задаёт слишком много вопросов.
Polisler bugün öğleden sonra bebeğin nerede olduğunu soruyor. Полиция хочет знать, где ребёнок был днём.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.