Sentence examples of "tehdit ediyorlar" in Turkish

<>
Ateş açmakla tehdit ediyorlar. Они угрожают открыть огонь.
Aramıza karışıyorlar, tehdit ediyorlar baskı yapıyorlar, pis işlerini yaptırıyorlar ve bizimle işleri bittiğinde beyinciğe darbeyi indiriyorlar. Они запугивают нас, заставляют делать грязную работу. А когда все готово, двойной удар прямо в мозжечок.
Ailemi tehdit ediyorlar, bunun sonuçlarına katlanmak zorundalar. Они угрожали моей семье и должны принять последствия.
Onu öldürmekle tehdit ediyorlar. Они угрожают убить его.
Bu ülkenin geleneksel değerlerini tehdit ediyorlar. Угроза для значимых традиций этой страны "
Bu arada Hakobyan daha çok onlu yaşlarının sonlarında veya yirmili yaşlarının başında genç erkeklerin 'Ermeniliklerini' milli çıkarlara tehdit olarak gördükleri gruplara karşı nefreti yaygınlaştırarak gösterdiklerini vurguluyor. Она с сожалением подчеркнула, что в стране все больше подавляется свобода самовыражения, а Акобян сказал, что группировки состоят преимущественно из молодых людей в возрасте - лет, которые подчеркивают свою принадлежность к армянской нации, распространяя ненависть на группы населения, представляющие, по их мнению, угрозу национальным интересам.
Evet, idam cezalarını burada infaz ediyorlar. Ага, вот где они делают казней.
Bağımsız haber kaynağı Animal Político, cinayet öncesi Adame'ın birçok kez haberciliği bırakması üzerine tehdit aldığını yazdı. Независимое агентство новостей Animal Politico сообщает о том, что перед смертью Адаме несколько раз получал в свой адрес угрозы с требованиями прекратить журналистскую деятельность.
Böyle okullar inşa etmeye yardım ediyorlar. Они помогают строить школы подобные нашей.
Bebeği öldürmekle tehdit etti. Он угрожал убить ребёнка.
Biliyorsunuz sigaranın sizin için kötü olduğunu iddia ediyorlar ama bunu kanıtlamak için hiç medikal kanıtları var mı? Знаете, говорят, что курение вредит здоровью, но есть ли медицинские данные, подтверждающие это?
İki farklı kız arkadaşına karşı şiddetli saldırı ve tehdit suçlarından ceza almışsın. Четырежды привлекался за физическое насилие и угрозы в адрес двух своих подружек.
Cezaevi çalışanlarını da kontrol ediyorlar. Тюремных работников они тоже проверяют.
Bu sabah, olası bir İranlı saldırısına karşı tehdit analizi aldım. Я сегодня проводил оценку рисков угрозы возможных операций иранского министерства нацбезопасности.
DNA'yı kontrol ediyorlar. Они проверяют ДНК.
Anne, doktoru tehdit ediyor gibisin. Мама, ты почти угрожаешь врачу.
Romalılar izlerini bırakmaya devam ediyorlar ve arenalarını inşa ediyorlar. Римляне продолжают покидать свой след и построить свой цирк.
Muhtemelen onu müebbet hücre hapsiyle tehdit ettiniz. Вероятно вы угрожали ему жизнью в одиночке.
Jonas ve Teal'c SG-3 ve'e ön tarama için yardım ediyorlar. Джонас и Тилк помогают SG-3 и начать предварительный осмотр местности.
İronik. Çünkü hem izinsiz mülke giriyorsun, hem de oğlumun hayatını tehdit etmeye cüret ediyorsun. Парадоксально, ведь технически, вы незаконно сюда проникли, попутно угрожая жизни моего сына.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.