Beispiele für die Verwendung von "дает пять" im Russischen

<>
Он ударит тебя пальцами в пять различных точек твоего тела и даёт тебе уйти. Vücudunda beş farklı basınç noktasına parmak uçlarıyla vurur sonra da çekip gitmene izin verir.
И Ночь Дьявола дает отличное прикрытие для его убийств. Şeytan'ın Gecesi cinayet için ona mükemmel bir kılıf sağlıyor.
У меня обсессивно - компульсивная привычка проверять паспорт каждые пять минут во время путешествий. Bir takıntım var, her yolculuğumda pasaportun benimle olup olmadığını beş dakikada bir kontrol ediyorum.
Это поддерживает версию, но не дает доказательств. Bu teorimizi güçlendiriyor, bize bir kanıt sunmuyor.
Я писала рассказы последние пять лет, упорно пытаясь понять, каким образом слова заставляют играть текст новыми красками. Kelimelerin kaymasını, düşmesini ve oynama şeklini anlamaya çalışırken son beş yıldır ısrarla yazıyorum.
Драгоценное фиговое древо снова даёт урожай. Değerli incir ağacı yeniden meyve veriyor.
Заинтересовавшись популярностью баскетбола на Филиппинах, Ричард Дэниелс провел последние пять лет, фотографируя баскетбольные кольца в сельской местности страны. Filipinler'de basketbola gösterilen ilgiye merak besleyen Richard Daniels son beş yılını ülkenin kırsal alanlarındaki basketbol potalarını fotoğraflayarak geçirdi.
Более того, я хочу быть тем, кто дает вам радость. Bundan da ötesi, bu mutluluğu sana veren kişinin ben olmasını istiyorum.
Мама, таких было уже пять штук. Anne, saten döşemeIi beş tane vardı.
Это дает мне право входить так, когда захочу. Bu bana istediğim yere istediğim şekilde girme hakkı verir.
Сделав пять телефонных звонков. Beş telefon görüşmesi yaparak.
Йиво даёт мне почувствовать себя сексуально, а я бесполо. Katılıyorum. Yivo kendimi seksi hissetmemi sağlıyor, ama ben aseksüelim.
Хорошо, он в колледже Кливленда, пять кварталов отсюда. Pekala, o beş blok buradan, Cleveland Koleji'nde bulunuyor.
Бретт Фавр готовится, смотрит, дает пас. Brett Favre geriliyor. Bakıyor. Bu güzel bir pas.
Меня тут коптили пять часов. Beş saattir egzoz gazı emiyorum.
Если это личное, ты думаешь это дает право... Durum kişisel olunca bunun sana bir hak verdiğini sanıyorsun...
Пять минут до обеда. Akşam yemeğine beş dakika.
Но это не даёт мне права свободно распространять содержание. Ama bu durum, bana bilgileri yayma hakkını vermiyor.
Пять лет назад Тедди участвовал в соревнованиях по обновлению логотипа Уэйн Индастриз. Beş yıl önce, Teddy Wayne Endüstri logosunun yeni dizaynı için yarıştı.
Даже не дает его поездке законных оправданий. Hatta uygun bir mazeret sunsan bile kullanılmıyor.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.