Beispiele für die Verwendung von "Büyük babam" im Türkischen

<>
Büyük babam zamanında bu evde yaşamış. В этом доме жил мой прадедушка.
Büyük babam ununu burada öğütürdü. Ещё дедушка молол здесь зерно.
Büyük babam beni zorlamadı. Дедушка не заставлял меня.
büyük babam seninle yürüdüğümü gördü, ve bana bi lik verdi. Дедуля видел, как мы входили, и отстегнул мне двадцатку.
Büyük babam eski bir polisti. Мой отец был олдскульным копом.
Büyük babam diyor ki, zaman bir çocukmuş deniz kenarında deniz kabuklarıyla oynayan. Дедушка говорит, что это ребенок, играющий в бабки на берегу моря.
Büyük babam bana bunun korsanlar olduğunu söyledi. Мой дедушка говорит, что это пираты.
Büyük babam burada çalışırdı. Мой дед работал здесь.
Bu, basın özgürlüğü için geriye doğru büyük bir adım. Нет, очень хитрого замысла здесь нет.
Dün gece ailemle yemek yedim ve babam tüm yemek boyunca başımı şişirdi. Вчера я ужинал с родителями, и отец весь вечер меня попрекал.
Batı Rusya'dan toprak alarak Büyük Ukrayna'yı kurmayı planlıyordu. Он планировал создать государство "Великая Украина", отняв территории от западной России.
O benim biyolojik babam değil. Он мне не биологический отец.
Resmi istihdam sayısı her yıl artarken, Tacikistan'ın sanayisinin büyük kısmı durgun ve çalışma yaşında olan erkeklerin yarısı Rusya'da iş arıyor. Несмотря на то, что официальные данные о занятости с каждым годом растут, большая часть предприятий Таджикистана не функционирует и половина достигших трудоспособного возраста мужчин в Таджикистане ищет работу в России.
Sonra intihar etti babam. Но папа убил себя.
Ülke'dan bu yana Başkan İsmail Omar Guelleh tarafından yönetilmekte ve hükümetin resmi duruşu büyük ölçüde Amerika taraflı bir tutum tercih etmişse de halkın büyük çoğunluğu bu tutumdan gittikçe uzaklaşmışlardır. С года страной руководит Исмаил Омар Гелле, правительство которого проводит в большой степени про - американскую политику, в то время как всё больше людей начинают дистанцироваться от данного направления.
Uçkursuz babam ve onun sürtüğü ise başına geleni hak etti. А мой лицемерный папаша и его шлюха получили по заслугам.
Şehrin üç büyük okulu St. Francis İlköğretim Okulu, St. Joseph Rahibe Okulu ve Kutsal Kalp Okulu, şehir yönetimi tarafından mecburi tatil edildi. Администрация города вынудила три главные школы в городе (средняя школа Святого Франциска, школа при монастыре Святого Иосифа и школа Святого Сердца) объявить выходной.
Babam da tam bir kabadayı olduğu için, böyle bir şey onu sinir ediyor. Как по-настоящему жесткий парень, думаю ты догадываешься, как это раздражает моего отца.
Afgan çocuklar genellikle evlenene kadar aileleriyle yaşar ve ailenin en büyük üyelerinin tüm ev halkı üzerindeki otoritesi hiç şüphe götürmez. Молодежь Афганистана обычно живет со своими родителями до свадьбы, и авторитет старших в доме никогда не ставится под сомнение.
Miranda, ben hayal kırıklığı babam o kadar korkmuş hatırlıyorum. Миранда, я помню, как боялась разочаровать своего папу.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.