Beispiele für die Verwendung von "başka şansımız" im Türkischen

<>
Kendimizi savunmaktan başka şansımız yok! Выбора нет, нужно защищаться!
Başka şansımız mı var sanki?! Какой ещё выбор у нас есть?
Lanetli - Başka şansımız yok ama... У нас нет выбора, нужно...
Keşke başka şansımız olsaydı. Хотелось бы иметь выбор.
Ama eve dönmek için başka şansımız yok. Но это наш единственный шанс вернуться домой.
Eğer o bağışıklık aşılarını istiyorsan başka şansımız yok. Если тебе нужна сыворотка, то выбора нет.
Daha başka kaç şansımız olacak? Когда ещё появится такая возможность?
Başka türlü çöpler de okulun içerisinde, her yerde toz, tuvaletler (anlatmayacağım bile), kırık camlar ve kapılar, ancak dört yılda bir ya da özel durumlarda boyanan duvarlar ... эта груда мусора, каждый день лежащая у задней двери, придаёт нашей "уникальной" школе более чем прекрасный вид... Мусор, в других формах, есть и внутри. Повсюду пыль, туалеты... даже не буду их описывать, двери и окна сломаны, стены красят только раз в четыре года или к особым событиям.
Helena, tekrar bir araya gelme şansımız var mı? Хелена, есть хоть малейшая возможность начать нам сначала?
otorite ve toplum arasında başka türlü bir diyalog mümkün değil. другого способа диалога власти и общества уже нет.
Ona kayıp yılda neler yaptığını sorma şansımız da yok. Но мы не можем потребовать рекомендации за прошлый год.
Tayvan'da başka bir strateji ise verimli enerji kullanımı. Еще одна сторона этой стратегии - более эффективное использование энергии.
Turdan sonra ameliyata girme şansımız olacak mı? После экскурсии мы сможем ассистировать на операции?
Kasım tarihindeki hükümet karşıtı protestoların başlamasıyla birlikte Ukraynalıların günlük hayatlarındaki yük üzerine, vintage fotoğraf blogu Ukrayna'sının günlük hayatına ait harika renkli fotoğraf ile ülkenin tarihindeki bir başka zor zamanı hatırlatıyor. Когда антиправительственные протесты, которые начались ноября года, сегодня изменяют жизнь на Украине, блог винтажного фото смотрит на другой тяжёлый период в истории страны - через восхитительных цветных фотографии о повседневной жизни на Украине года.
Bunun üstesinden gelmemiz için ne kadar şansımız var? Сколько у нас шансов справиться со всем этим?
Daniels ülkenin başka köşelerinde de ilginç basketbol potaları bulmayı umuyor. Дэниелс надеется сделать больше интересных фотографий баскетбольных колец в других частях страны.
Bu gerçekten son şansımız mı? Это правда наш последний шанс?
Ve ekledi, "Şimdi Ketta'ya başka bir gün yeniden gelmem gerekecek ve bu benim için aşırı yorucu bir şey." Кроме того, он добавил: "теперь мне придётся вернуться сюда в другой день и это огромный стресс для меня".
Şansımız vardı ve kaybettik... Мы упустили свой шанс...
Belki şöyle bir cümleyi: "Sana âşık olmaktan başka yapacağım daha iyi bir şey olmadığını düşünüyorsun." Например, что - то вроде: "Думаешь, мне больше нечем заняться, кроме как быть в тебя влюбленной?".
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.