Beispiele für die Verwendung von "bakıp gülümsüyor" im Türkischen

<>
Dexter, gülümsüyor muydun? Декстер, ты улыбался?
Bir bakıp mesaini ayarlarsın dedim. Посмотри, какие смены возьмешь.
Bak, hatta gülümsüyor. Смотри, даже улыбается.
Burada bekle, ben bir bakıp geleceğim. Подожди здесь, я пойду и посмотрю.
Kazananlar ağlıyor, kaybedenler gülümsüyor. Победители плачут и проигравшие улыбаются.
Aynada kendime bakıp "Ne bok yiyorsun sen?" Hemen kes şunu. "demedim. Я не смотрел на себя в зеркало и не говорил: "Какого хрена ты делаешь?
Çok gülümsüyor, ama gözleri ölü gibi. Улыбается, а глаза как у мертвеца.
Her gün aynaya bakıp, hiçbir şey görmemek gereğinden fazla değer biçilmiş bir zevk. Каждый день смотреть в зеркало, и не видеть там ничего. Это сомнительное удовольствие.
Pekâlâ efendim, gülümsüyor musunuz? Хорошо, сэр, улыбочку.
Bana dik dik bakıp durma! Choi Woo Young'un yanındayken neden yaşındaymış gibi davranıyorsun? На меня смотришь волком, а перед Чхве У Ёном школьницу из себя строишь?
Kolayca gülümsüyor, göz teması kuruyor. Она улыбается, смотрит в глаза.
Ama iş birisinin gözlerine bakıp, hissettiklerim hakkında doğruyu söylemeye gelince çok kötüyüm. Но я не могу посмотреть человеку в глаза и сказать о своих чувствах.
Ve senin dualarını duyduğu zaman da gülümsüyor. И улыбается, когда слышит твои молитвы.
Karşısına dikileceksin, gözlerinin içine bakıp, şöyle diyeceksin; Подходишь, смотришь в глаза и говоришь без обиняков:
Baek Seung Jo gülümsüyor ve bana elini uzatıyor. Бэк Сын Чжо улыбается и протягивает мне руку?
Bu zor bir şey. Yerine geçecek kişinin gözüne bakıp vaktinin yaklaştığını bilmek. Senin vaktin sona ererken. Тяжело смотреть в глаза преемнику, зная, что его время настает, а твое закончилось.
Tanrılar bana gülümsüyor ve onlara göre bir oğul gibiyim. Боги улыбаются мне. И я для них как сын.
Dokuz saattir bir kutu sakıza bakıp duruyor. Он девять часов смотрел на пачку жвачки.
Hey, Margaret, kız sana gülümsüyor. Эй, Маргарет, она улыбается тебе.
Ben sen ve onlara bakıp kendilerini düşünerek, "Onun birine ihtiyacı var" diyorum. Думаю, что когда люди смотрят на тебя, они думают: Ему нужен кто-нибудь.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.