Beispiele für die Verwendung von "iyi anlamda" im Türkischen

<>
Bunu iyi anlamda mı söylüyorsun? Вы это в каком смысле?
Mesela ilginç bir şey gördüğünde "Dostum, bu iyi anlamda deli bir şey!" dese. Типа, когда он видит девчонку, Блин, это без-без в хорошем смысле, прямо там!
"'Dostum, bu iyi anlamda deli bir şey! "'Черт, это безумие в хорошем смысле'"
Evet, deliyim, ama iyi anlamda. Да, я псих, но хороший.
Ancak aynı zamanda belki bir sonraki yazacağım şeyin de o kadar da iyi olmayacağı konusunda beni biraz korkutuyor. Но в то же время она немного пугает меня, вдруг следующая вещь, которую я напишу, не будет настолько хорошей.
Sıradan, son derece orantılı anlamda. В общем, очень хорошо-сложенном смысле.
Atnaf gibi genç birinin söndürülen hayâllerinin acı gerçekliği en iyi şekilde bu yazıyla ortaya koyuluyor: Грустная реальность подавленных устремлений кого - то такого молодого, как Атнаф, лучше всего отражена в этом посте:
Bir anlamda, üç boyutlu uzay, gerçekliğin sadece bir versiyonudur. В определенном смысле трехмерное пространство - это только одна версия реальности.
Bir kere bir adama sinir atmak için silahla ateş etmeyi sevdiğimi söyledim, ama o da Suriyeli olarak evraklarımızda iyi görünmez diye boş vermemizi önerdi. Я однажды предложила одному парню, который мне нравился, пойти пострелять, чтобы выпустить злость, но он сказал, что лучше не стоит, так как это может отразиться на наших сирийских документах.
Mecazi anlamda da değil. Не в переносном смысле.
Bu, ailelerin çocuklarını iyi yetiştirdiğini gösteriyor: Это служит доказательством того, что родители хорошо воспитали своих детей:
Bu anlamda, burası dünyanın en pahalı lokantası olabilir. В этом смысле это самый дорогой ресторан в мире.
Ankette, sadece yüzde'lik kısım "iyi veya çok iyi" derken, Eyalet seçmenlerinin yüzde'u hükümeti "kötü veya çok kötü" şeklinde değerlendirdi. В ходе опроса, процентов избирателей оценили его работу в правительстве как "плохо или очень плохо", только процентов ответили "хорошо или очень хорошо".
Garip bir anlamda, evet. В каком-то смысле, да.
Afgan aileleri çocuklarından hep en iyiyi beklerler ve mesele, çocuklarına bir yerlerde bir başkasının daha iyi şeyler yaptığını söylemeye gelince hiç bir şansı kaçırmazlar. Афганские родители очень требовательны по отношению к своим детям и никогда не упускают случая, чтобы напомнить им: всегда есть кто - то, кто преуспел больше.
Kötü anlamda "Farklı" mı? "Другая" в плохом смысле?
Ölümü bizim kadar iyi pazarlamayı bilmeyenler, hikayeleri bizim kadar eğlenceli olmayanlar vize alamıyor, milyonlarca insan size denizden gelmek zorunda kalıyor. Миллионы других, кто не так хорошо презентует смерть, как мы, или чьи истории не так увлекательны для аудитории, не получают визы для переезда, поэтому они переплывают через море, чтобы добраться к вам.
Bir anlamda, asil bir cins. В каком-то смысле это королевская порода.
İnancımız dour ki özgür ve açık bir İnternet daha iyi bir Dünya yaratacaktır. Мы полагаем, что свободный и открытый интернет может сделать мир лучше.
Gümüş gerçek anlamda aya kadar uçabiliyor. Сильвер может буквально слетать на луну.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.