Sentence examples of "etmeye" in Turkish

<>
Bana yardım etmeye çalışmanın tek sebebi buydu. Именно поэтому ты и пытался мне помочь.
Size 00 Amerikan doları teklif etmeye hazırım. Я готов предложить вам ваших американских долларов.
Cep telefonlarını ve bilgisayarlarını analiz etmeye başladınız mı? Ты уже начал анализировать их телефоны и компьютеры?
Jo ve Kai'nin birleşmesi için onu ikna etmeye çalışıyorlar. Она пытается убедить его позволить Джо и Каю соединиться.
Manticore'dan kaçmayı kesip, orayı yok etmeye karar verdiğimiz geceyi hatırlıyor musun? Помнишь ту ночь, когда мы решили перестать скрываться и разрушить Мантикору?
Kaynaklar, bir kartel üyesinin azılı bir suçlu aleyhinde tanıklık etmeye hazırlandığını söylüyor. По сообщениям источников, один из участников картеля готов дать показания против него.
Şimdi gidip bir yerde dua edin ve burada tövbe etmeye başlayın. Ты пришёл сюда и молишься, и начинаешь испытывать чувство покаяния.
Er ya da geç kendilerini tedavi etmeye kalkarlar. Рано или поздно они сами начинают лечить себя.
Onları uyandırıp, bizi öldürüp uzay gemisi inşa etmeye başlamak üzere. Он вот-вот их пробудит, убьёт нас и начнёт постройку корабля.
Gencecik bir çocuğa çarpıp ölümüne sebep olan ve örtbas etmeye çalışan sarhoş bir polisle ilgili. История про обдолбанного копа, который сбил молодого человека, а потом попытался замести следы.
O yüzden tüm gün "Siyah Giyen Adamlar" daki hafıza silici aleti icat etmeye çalışırken mızmızlanıyor zaten. поэтому он ныл весь день что надо попытаться изобрести ту штуковину - очиститель памяти из Людей в Черном.
Ben de üçüncü maktulün kimliğini tespit etmeye çalışayım. И я пытаюсь определить личность нашей третьей жертвы.
Arkadaşım Davina sevdiği birisine yardım etmeye çalışıyor. Моя подруга Давина пытается спасти своего любимого.
O zaman imha etmeye devam edeceksin ama düşünerek ve yaşayarak fakat kusurlu olarak mı? Значит, ты продолжишь уничтожать все, что живет и думает, все несовершенное?
Beni kurtararak, kendini potansiyel bir düşman kötüleyecekleri ya da yok etmeye çalışacakları bir hedef yaptın. Спасая меня, ты объявила себя потенциальной угрозой, мишенью, которую надо дискредитировать или уничтожить.
Onun için yüz bin frank feda etmeye hazırdın. Ты хотел пожертвовать сотней тысяч франков ради нее.
Erkekler, "What It Feels Like for a Girl" ü söylerler ve kızlara daha iyi muamele etmeye karar verirler. Мальчики поют песню "What It Feels Like for a Girl" и решают начать относиться лучше к своим подругам.
Ama gerçek bu. Tanrı biliyor ya inkar etmeye çok uğraştım. Seni unutmuşum gibi davrandım. Господь свидетель, я пытался всё отрицать пытался делать вид, что забыл тебя.
Sadece diğer Seraf'ı bulmak istiyoruz ki hepinizin bedenindeki kutsal metni tercüme etmeye yardım edebilelim. Мы лишь хотим найти другого Серафима, чтобы перевести священные письмена на ваших телах.
Bi kaç ay önce, lobideki fahişelerden şikayet etmeye başlanmış. Несколько месяцев назад кто-то начал жаловаться на проституток в вестибюле.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.