Sentence examples of "küçük kızımın" in Turkish

<>
Bu benim küçük kızımın düğünü. Это свадьба моей маленькой девочки.
Sana bir peynirli turta ve lise notları getirdim ki küçük kızımın Georgetown'a girebilmesi için bir mektup yazabilesin. Я принесла тебе пирог и школьный табель, чтобы ты написала рекомендацию для моей дочки в Джорджтаун.
P.çin teki küçük kızımın çantasına bir not koymuş: Какой-то ублюдок прицепил записку на рюкзак моей дочери:
Tsuruga, Japon Deniz Kıyısı tarafında Kyoto'nun bir saat kuzeyinde küçük bir şehir. Цуруга - маленький городок на берегу Японского моря, примерно в часе езды на машине к северу от Киото.
Öz kızımın cenazesine katılmama engel mi olacaksınız? Вы помешаете мне посетить похороны собственной дочери?
Küçük ailelere ait dükkânlar ve lokantalar ucuz ve elverişli ürünler sunar ve brandalar esnafı yağmur, kar ve güneşten korurdu. Маленькие семейные магазинчики и закусочные предлагали дешевое и удобное питание, а тент над головой защищал покупателей от дождя, снега и жаркого солнца.
Burası kızımın en sevdiği bar. Это любимый бар моей дочери.
Brokoli ve maydanoz kimi zaman orman gibi görünebilir ya da suyun üstünde yüzen ağaç yaprakları küçük teknelere benzeyebilir. Брокколи и петрушка похожи на деревья в лесу, а листья, плывущие по воде, напоминают маленькие лодочки.
Kızımın kalbini kıran o serseriyi aradım ve bana borçlu olduğunu anlamasını sağladım. Я позвонил мерзавцу, который разбил сердце моей дочери. Напомнил о долге.
Afrika ve Arap Yarımadası'na sınırdaş küçük bir ülke olan Cibuti, Batı'nın cihatçılık ile mücadelesinde önemli bir rol oynuyor. Джибути представляет собой маленькую страну на границе Африки и Аравийского полуострова, играющую важную роль в борьбе Запада против джихадизма.
Kızımın nasıl yaşadığını gayet iyi biliyorum ben! Biliyorum. Я точно знаю, какой жизнью жила моя дочь.
Ülke zaten kuraklık, yüksek işsizlik oranı ve yaygın yoksullukla baş eden küçük bir ülke. Эта маленькая страна уже сталкивалась с голодом, высоким уровнем безработицы и засухой.
Onun sözlerine karşılık kızımın sözleri yeterli olacaktır. Будет слово моей дочери против его слова.
Takaoka, Japon Deniz Kıyısı'nda başka bir küçük şehir ve son birkaç yüzyılda pek değişmeyen mahallelerde birçok eski tip Japon evlerini barındırıyor. Такаока - еще один небольшой городок на берегу Японского моря со множеством старинных японских домиков в месте, которое не менялось на протяжении нескольких сотен лет.
Kızımın futbol maçını yönetiyorum, tamam mı? Я тренирую команду своей дочери, понимаете?
Her bölümün kendi programı, kendi küçük sırları var. У каждого департамента свои задания, свои маленькие секреты.
Bu, kızımın arabası. Это машина моей дочери.
Küçük bir kızı kaybettiler. Они потеряли маленькую девочку.
Büyük bir kokain pazarlığının eşiğindeyim. Kızımın töreni tam bir kabusa dönüyor. Сделка, бат мицва моей дочери, которая может обернуться кошмаром!
Küçük, çok özel bir sermaye fonu işletiyorum. Я управляю небольшим и очень частным инвестиционным фондом.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.