Sentence examples of "tehdit etmeye" in Turkish

<>
İronik. Çünkü hem izinsiz mülke giriyorsun, hem de oğlumun hayatını tehdit etmeye cüret ediyorsun. Парадоксально, ведь технически, вы незаконно сюда проникли, попутно угрожая жизни моего сына.
Beni tehdit etmeye kalkma, Malcolm. Не смей угрожать мне, Малкольм.
Diğer arabanın sürücüsü maçolaşmaya başladı Bill'i tehdit etmeye kalkıştı. начал строить из себя крутого, пытался запугать Билла.
Sadece benim tehdit etmeye hakkım var. А так делать могу только я.
Rebecca'yı hiçbir şekilde tehdit etmeye veya ona zarar vermeye çalışmıyorum. Я не пытаюсь угрожать или другим образом покушаться на Ребекку.
Bu arada Hakobyan daha çok onlu yaşlarının sonlarında veya yirmili yaşlarının başında genç erkeklerin 'Ermeniliklerini' milli çıkarlara tehdit olarak gördükleri gruplara karşı nefreti yaygınlaştırarak gösterdiklerini vurguluyor. Она с сожалением подчеркнула, что в стране все больше подавляется свобода самовыражения, а Акобян сказал, что группировки состоят преимущественно из молодых людей в возрасте - лет, которые подчеркивают свою принадлежность к армянской нации, распространяя ненависть на группы населения, представляющие, по их мнению, угрозу национальным интересам.
Bir silahla intihar etmeye kalkmıştım. Я пытался сделать это пистолетом.
Bağımsız haber kaynağı Animal Político, cinayet öncesi Adame'ın birçok kez haberciliği bırakması üzerine tehdit aldığını yazdı. Независимое агентство новостей Animal Politico сообщает о том, что перед смертью Адаме несколько раз получал в свой адрес угрозы с требованиями прекратить журналистскую деятельность.
Sadece Ezra'ya yardim etmeye çalisiyoruz. Мы просто пытались помочь Эзре.
Bebeği öldürmekle tehdit etti. Он угрожал убить ребёнка.
Sadece diğer Seraf'ı bulmak istiyoruz ki hepinizin bedenindeki kutsal metni tercüme etmeye yardım edebilelim. Мы лишь хотим найти другого Серафима, чтобы перевести священные письмена на ваших телах.
İki farklı kız arkadaşına karşı şiddetli saldırı ve tehdit suçlarından ceza almışsın. Четырежды привлекался за физическое насилие и угрозы в адрес двух своих подружек.
Bu adamlara yardım etmeye çalıştım. Konu hakkında hiçbir şey... Я просто помогала ребятам Я ничего не знаю о...
Bu sabah, olası bir İranlı saldırısına karşı tehdit analizi aldım. Я сегодня проводил оценку рисков угрозы возможных операций иранского министерства нацбезопасности.
Test etmeye başlayabiliriz ama kültürler büyümeden ölmüş olur. Но пока будет готов посев, он умрет.
Anne, doktoru tehdit ediyor gibisin. Мама, ты почти угрожаешь врачу.
Sence örtbas mı etmeye çalışıyorlar? Думаешь, это просто прикрытие?
Muhtemelen onu müebbet hücre hapsiyle tehdit ettiniz. Вероятно вы угрожали ему жизнью в одиночке.
Şimdi gidip bir yerde dua edin ve burada tövbe etmeye başlayın. Ты пришёл сюда и молишься, и начинаешь испытывать чувство покаяния.
Önce kötüsüyle tehdit ederler, sonra anlaşma önerirler. Они угрожают по-серьёзному, а затем предлагают сделку.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.